Tokat - Atatürk’ün Tokat Gezileri
Character Size
Tokat - Atatürk’ün Tokat Gezileri
ATATÜRK'ÜN TOKAT GEZİLERİ
Özet
Mustafa Kemal Atatürk’ün farklı zamanlarda gerçekleştirdiği yurt gezilerinin araştırılması ve elde edilen sonuçların yayımlanması, hem Kurtuluş Savaşı hem de Cumhuriyet döneminin daha iyi anlaşılmasına büyük katkı sağlayacaktır. O’nun bu gezilerde verdiği mesajlar, çok iyi bir şekilde algılanmalı ve gelecek kuşaklara doğru bir şekilde mutlaka aktarılmalıdır. Çok kısa bir zamanda çok büyük işler başarabilmenin sırrını bu gezilerde aramak gerek.
Kurtuluş Savaşı’nın hazırlık çalışmalarının yoğun bir şekilde yürütüldüğü Amasya, Sivas ve Erzurum üçgeninde yer alan Tokat, önemli bir geçiş yoludur. Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı’nın hazırlıklarını yürütürken toplam 3 kez bu ilimize gelmiş ve büyük ilgi ve destek görmüştür. Bunu, daha sonraları çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. Tokat ve çevresindeki çalışmaları, bölge halkının O’na verdiği destek, verilen ölüm-kalım savaşının başarılmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Atatürk, bu gezilerde kurduğu devletin işleyişini ve gerçekleştirdiği inkılâpların toplum üzerindeki etkilerini görmek istemiş; yer yer tespit ettiği sorunları da çözmeye çalışmıştır. Bir yandan devlet kurumlarını denetlemiş diğer yandan halk ile bire bir görüşme olanağı bularak ülkenin ihtiyaçlarını yerinde tespit etmiştir. Türk halkı tarafından takdirle karşılanan bu gezilerin, önemli siyasal ve sosyal değişimlerin yaşandığı günlerde gerçekleştirilmiş olması da anlamlıdır.
Bu yazıda, Atatürk’ün yaptığı faaliyetler ve bu faaliyetler sırasında verdiği mesajlar üzerinde durulacaktır.
Giriş
Büyük Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcından ölümüne kadar 6 defa Tokat’a gelmiştir. Tokat’a ilk gelişi, 26 Haziran 1919 tarihine rastlar ve her yıl Atatürk’ün Tokat’a gelişinin yıl dönümü olarak büyük ve coşkulu törenlerle kutlanır. 17 Ekim ve 27/28 Ekim 1919 tarihlerinde de birer kez olmak üzere toplam 3 defa çeşitli nedenlerle bu ilimize yapılan geziler, ülkemizin en sıkıntılı ve zor günlerinde gerçekleşmiştir. Bir taraftan İstanbul Hükümeti ve işbirlikçilerinin baskıları, diğer taraftan Anadolu halkının uzun yıllar boyunca yaşadığı sıkıntılar ve geleceğe ilişkin duyduğu kaygılar. Kurtuluş Savaşı’nın meşruiyeti ve kaçınılmazlığını anlatmak gereği, yapılan bu gezilerin önemini bir kat daha artırmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Tokat’a yapmış olduğu bu gezilerin nedenleri, kaldıkları süre içinde halka verdikleri mesajlar ve bunların Kurtuluş Savaşı için taşıdığı önem uzun süredir merak konusu olmuştur. Gerek Tokat Valiliği gerekse Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin Atatürk’ün Tokat gezileri sırasında kaldıkları evin tespit edilerek “Atatürk Evi” olarak açılmasıyla ilgili yaptıkları çalışmaların gündeme gelmesi, merakı daha da artırmış ve bu konuda bir araştırma yapmanın gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.
Atatürk’ün Yurt gezilerini amaçları ve gerçekleştikleri tarihlerine göre iki bölümde incelememiz gerekiyor. 1923’ten önce ve tamamen sivil nitelikli olan geziler Kurtuluş Savaşı çalışmalarına yöneliktir1. 19 Mayıs 1919 tarihinde başlayan kısa zamanda etkileri bakımından bütün Anadolu’yu içine alan bu geziler, O’nun Samsun’a çıkışını sağlayan resmi görevinin tamamen dışında kalmış ve çok önceleri zihninde tasarladığı bir sistemi adım adım gerçekleştirmeyi amaçlamıştır2. Bulunduğu her yerde halkı hem aydınlatmış hem de verilecek olan ölüm kalım savaşına hazırlamıştır.
Atatürk devrimlerinin genel yapısını, büyük zorluklarla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ve O’nun büyük önem verdiği ulusuyla olan bütünleşmesinin daha iyi anlaşılmasında Cumhuriyet dönemi gezilerinin çok büyük önemi bulunmaktadır. Atatürk’ün bu gezileri, ulusuyla olan bütünleşme arzusunun bir sonucudur. Yapacağı devrimleri anlatmak, Türk halkıyla karşılıklı fikir alış verişinde bulunarak onların ihtiyaçlarını yerinde tespit etmek; Cumhuriyet dönemi gezilerinin en önemli amaçlarındandır.
Bu yazıda, Atatürk’ün Tokat’a gerçekleştirdiği gezileri ele alacağız. Konuyu bütün yönleriyle ortaya koymak iddiasında değiliz. Eldeki bilgi ve belgeler ışığında bu gezilerin nedenleri, verilmek istenen mesajlar ve yaşanan sıkıntılı günlerde gelecekle ilgili kaygıların giderilmesi için verilen büyük mücadelenin önemi üzerinde duracağız.
A. Kurtuluş Savaşı Dönemi Tokat Gezileri
1. Atatürk’ün Tokat’a ilk Gelişleri (26/27 Haziran 1919)
Mondros Mütarekesi gereği Yıldırım Ordu Grubu Kumandanlığı’na atanan, 7 Kasım 1918’de de Harbiye Nezareti emrine verilen ve 13 kasım 1919 günü İstanbul’a gelir gelmez kurtuluş çareleri aramaya başlayan Mustafa Kemal Paşa, gerek Padişah gerekse hükümet nezdinde gerekli görüşmelerde bulundu.3 Güvendiği arkadaşlarıyla birlikte ülkenin içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulmanın çareleri üzerinde çalıştığı bir sırada, geniş yetkilerle4 Dokuzuncu Ordu Müfettişi sıfatıyla Samsun ve çevresinde asayişi temin etmekle görevlendirildi. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastı. Bir süre burada kaldıktan sonra kendisi ve yapacağı çalışmalar için daha güvenli gördüğü Havza’ya geçti. Mustafa Kemal Paşa memleketin o gün içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktaydı:
“Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaş’ta5 yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması6 imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca ulus, yorgun ve yoksul bir durumda. Ulusu ve ülkeyi Genel Savaşa sürükleyenler, kendi yaşamlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar. Padişah ve Halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet, güçsüz, onursuz, korkak, yalnız Padişah’ın isteklerine uymuş, onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş”7
Mustafa Kemal Paşa’ya göre bu kötü durumdan kurtulmanın bir tek yolu vardı: Ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak. Bu kararın dayandığı temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıydı. Bu, ancak Tam bağımsız kalmakla sağlanabilirdi8. İşte, O’nun İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğü ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uyguladığı karar bu karar olmuştur.
Tam bağımsızlıktan yoksun bir ulus, çağdaş ulusların karşısında uşak durumunda kalmaktan öteye gidemez. O’na göre Türk yurduna ve bağımsızlığına saldıranlar her kim olursa olsun onlarla savaşmak gerekiyordu. Bu savaşta başarılı çıkmanın tek yolu da; “Uygulamayı bir takım evrelere ayırmak ve olaylardan yararlanarak ulusun duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve adım adım ilerleyerek amaca ulaşmaya çalışmak gerekiyordu”9. İşte Mustafa Kemal Paşa, ulusun vicdanında ve geleceğinde sezdiği bu gelişme yeteneğini bir ulusal sır gibi vicdanında taşımış yavaş yavaş bütün topluma uygulamıştır.
12 Haziran’a kadar Havza’da kalan Mustafa Kemal, yerel örgütlenmelere hız kazandırmak için Amasya’ya geçti. 28 Mayıs 1919’da valilere, bağımsız mutasarrıflıklara ve askeri birliklere gönderdiği bir genelge ile gerçekleşen işgaller karşısında ülke bütünlüğünün korunması için, ulusal tepkilerin daha canlı olarak gösterilmesi ve sürdürülmesi gerektiğini bildirdi10. O’nun bu çağrısı üzerine ülkenin her tarafında gösteriler yapıldı, Osmanlı Hükümeti ve yabancı devletlerin temsilciliklerine etkili telgraflar çekildi11.
Bu tarihten 11 gün sonra, yani 8 Haziran 1919’da Mustafa Kemal Paşa, General Milne’nin12 başvurusu üzerine Harbiye Nazırı tarafından İstanbul’a çağrıldı13. Bir yandan İstanbul’daki hükümet çevrelerini oyalarken diğer yandan Anadolu’daki çalışmaların bir komutan kimliği yürütülüp yönetilemeyeceğini anlamış ve girişimlerini bir an önce kişisel olmak niteliğinden çıkararak ve bütün ulusun birlik ve dayanışmasını sağlayacak ve temsil edecek bir kurul oluşturma sürecini hızlandırmıştı. Anadolu ve Rumeli ulusal örgütlerini birleştirmek, bunları tek elde yönetecek ve bunlar adına iş görecek bir temsil heyeti seçmek için 21/22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni hazırladı14. Emir subayı Abbas Bey’e15 gece yarısı yazdırdığı bu genelge, sadece verilecek olan ulusal savaşta izlenecek yol ve yöntemleri belirleyen bir belge değil, aynı zamanda Türk ulusu için bir dönüm noktasıydı.
Amasya’ya geliş ve burada imzalanan bu belge, milletçe bir örgütlenmenin, Sivas’ta milli bir kongre çağrısının uygulamaya geçişi için en önemli tarihsel bir belgeydi16. Sekiz maddelik bu genelge, yurt bütünlüğünü ve ulusal egemenliği sağlamak için stratejik bir hareket olmakla kalmadı, bir yönüyle de İtilaf Devletleri’ne ve işbirlikçilerine karşı bir savaş çağrısı oldu17. Amasya Genelgesi’nin etkileri kısa zamanda kendisini gösterdi. Ulusal Kongre’nin toplanacağı Sivas’ta kendi aleyhinde bazı faaliyetlerin başladığı haberini alan ve gerekli tedbirleri aldıktan sonra gizlice Tokat’a gelen18 Mustafa Kemal Paşa, Tokat’a gelişleriyle ilgili olarak Büyük Nutuk’ta şunları söylemektedir:
“26’da (Haziran) Amasya’dan yola çıktım.Tokat’a varır varmaz telgrafhaneyi göz altına aldırarak benim varışımın Sivas’a ve hiçbir yere bildirilmemesini sağladım. 26/27 gecesini orada geçirdim. 27’de Sivas’a doğru yola çıktım. Otomobille Tokat’tan Sivas’a aşağı yukarı altı saattir.
Sıvas valisi’ne, Tokat’tan Sivas’a gelmek üzere yola çıktığımı bildiren açık bir tel yazdım. İmzada ‘Ordu Müfettişliği’ ünvanını kullanmıştım.
Telde, özel bir düşünce ile,yola çıkış saatimi bildirmiştim. Ama bu telin ayrılışımdan altı saat sonra çekilmesini ve o zamana değin hiç bir yoldan Sivas’a bilgi verilmemesini sağlayacak önlemleri aldırdım...”19.
Mustafa Kemal, her ne kadar gizlice Tokat’a gelmeyi planlamışsa da şehrin girişinde O’nu bir sürpriz beklemekteydi. Bir Binbaşı’nın komutasında, üniformaları eski ve birbirinden farklı küçük bir askeri birlik tarafından karşılandı. Mustafa Kemal Paşa, arabayı hemen durdurmakla birlikte tedirgindi. Binbaşı’nın “Paşam, hoş geldiniz.Ben askerlik şubesi reisi...19 nefer, bir çavuş, iki izinli emrinizdedir...”20 sözleri üzerine belirsizlik sona erdi ve herhangi bir tehlikenin olmadığı anlaşıldı. Gazeteci Ruşen Eşref, o gün yaşananları şu satırlarla anlatmaktadır:
“Tokat’ın agzında bir avuç asker, dizi olmuş O’nu bekliyordu. O, Bolu beylerine isyan etmiş Köroğlu değildi; Millet adına dünyaya meydan okuyan ‘Heyet-i Temsiliye Reisi’ Mustafa Kemal’di. Boynu bükük Anadolu şehrinin kapısında kıyafeti yıpranmış, fakat içi aşınmamış bu saygı kıt’ası dimdik, işte O’nu gözlüyordu!... O, evvelâ, askerin önünden geçmekte tereddüdü varmış gibi davranmak ister bir an geçirdi; üniformanın disiplinine saygı göstermek dilediğinden mi? Üniformalı kumandanı şöyle bir içinden denemek istediğinden mi? bilemiyorum; herhaliyle bir müşahededen doğduğu duygusunu verir bir manalı tavırla, kolordu komutanı Çolak Selahattin Bey’e eli ile de göstererek ileriye geçmesini bildirir bir işaretle: ‘Buyrun’ dedi. Selahattin Bey tabii ki üniformalı ve vazifeli idi, görünüşte açıkça yetkili idi. Fakat Selahattin Bey, benim üzerimde unutulmaz bir tesir bırakmış saygı, nezaket ve anlayışla kendi yerini ve öne geçme, teftiş etme kıdemini O’na bıraktı!”21
Mustafa Kemal Paşa, alınacak askeri tedbirleri kısaca gözden geçirdikten sonra, kendisini karşılayan subayla birlikte askerlik şubesine geçti. O’nun Tokat’ta geldiğini haber alan Belediye Reisi22 ve üyeleri ile şehrin ileri gelenleri ziyaretlerine geldi. Paşa, onlara şunları söyledi:
“Yarın Belediye’de bir içtima yapınız,memleketin ulema ve eşrafı toplansın. Ben de geleceğim. Kendileriyle hasbihal etmek istiyorum...”.23
Bu sözlerden sonra, ertesi gün yapacağı işleri planladıktan sonra ve gece geç saatte dinlenmek üzere Rıfat Bey’in24 evine geçti. Ancak, Sivas’ta aleyhinde gelişebilecek bazı hareketlerin varlığı ve üstlendiği görevin ağırlığı O’nu tedirgin etmekteydi. Sonuçta, Mustafa Kemal Paşa’nın Tokat’ta geçirdiği o gece pek rahat bir gece olmadı ve sabaha kadar uyuyamadı.
Mustafa Kemal Paşa Tokat’ta bulunduğu süre içinde, Kurtuluş Savaşı’na yönelik önemli kararlar aldı ve ilgili yerlere bu kararları telgraflarla bildirdi. Tokat ve Amasya Müdafaai Hukuk-u Milliye ve Reddi İlhak Cemiyetlerinin takviyesi için İkinci Ordu Müfettişliği’ne şu telgrafı çekti:
Tokat
26 Haziran 335 (1919)
“Konya’da İkinci Ordu Müfettişliğine
Tokat ve havalisinin İslam nüfusunun yüzde seksen ve Amasya havalisinin de mühim bir kısmı Alevi mezhep olanlar teşkil ediyorlar ve Kırşehir’deki Baba Efendi Hazretlerine fevkalade bağlı bulunuyorlar;vatanın istiklali millinin bugünkü tehlikesini bilfiil görmekte olanlar müşarünileyhin kanaati hazırası şüphe yoktur, buna pek müsaittir. Binaenaleyh sahibikelam ve emniyet, bazı zevatı görüşdürerek kendilerince muvafık görecek Müdafaai Hukuk-u Milliye ve reddi ilhak cemiyetlerini takviye edecek surette birkaç mektup yazdırılarak bu havalideki Alevi müteneffizanın berayi tevzi Sivas’a gönderilmesi pek faydalı telakki ediyorum; bu bapta muavenet-i samilerini istirham ederim.
ÜçüncüOrduMüfettişi
MustafaKemal”25
Yine aynı gün 15. Kolordu Komutanlığına Erzurum Kongresine katılacak delegeler hakkında şu yazıyı gönderdi:
Tokat
26.6.335(1919)
“15. Kolordu Kumandanlığına
Vilâyât-ı şarkiye namına yapılacak Erzurum Kongresi’nin azaları için hiçbir tesir ve müdahaleye hacet kalmaksızın ve sırf millî bir tarzda kendi aralarında yapılması pek kolay ve husulü maksatta tamaıyla kafidir.Yalnız bire kerede Hüdavendigâr, Edirne, Aydın, Karesi, Çanakkale gibi ceryân-ı millî tamamıyla takviye olunmamış bizce lüzumu kadar teyid etmemiş uzak mahallerde itimat ve emniyete mazhar zevat tarafından ve el altından delalet olunmasına ihtiyaç vardır. Aksi takdirde livâ-yı millîyi müfrez bulundurmak mahzuru karşısında kalınacağı âşikardır. Bunun için bu gayede emniyet-i mahsûsaya henüz mazhar olmayan Edirne vilâyeti ile Hüdavendigâr vilâyetine ve Karesi, Biga sancaklarına, Aydın vilâyeti cemal Paşa, Yususf İzzzet Paşa’ya ve Cafer Tayyar ve Bekir Sami beylere yazılmış İstanbul içinde keza bazı zevâtı mühimme tevsît edilmiştir. Bu münasebetledir ki taraf-ı acizîden Trabzon valisine yazılmakla beraber henüz arzu edildiği derecede itmi’nan gösterilemediği cihetle taraf-ı âlînizdende fırka vasıtasıyla yine el altından iykâ-ı tesir lüzumunu arz etmişdim. Nitekim şimdiye kadar her tarafdan cevab geldiği halde Trabzon vilâyetinden bir cevab alınmamıştır. Budan mâdâ Müdafaaa-yı Hukuk-u Millîye ve ilhak Heyet-ilerinin alenî muhabere ve davetlerinin intac edeceği ânî muhâvereden ictinaben bu şifre millî halinde saklaması da teemmül edildiğinden bu suretle mahrem muhabereye lüzum görülmüştür. Bu zaruretler herhalde zât-ı âlîlerince bu suretle takdir(şifre) buyrulmaktadır. Efendim.
3.Ordu Müfettişi
Mustafa Kemal”26
27 Haziran 1919 günü sabah saat 10’da yapılan toplantıda Mustafa Kemal Paşa, memleketin içinde bulunduğu kötü durumu geniş bir şekilde anlattı ve bu kötü durumdan kurtulmanın tek çaresinin topyekün bir mücadele olduğuınu ısrarla vurguladı27. Bu toplantıda bulunan Avukat Ali Bey, konuyla ilgili olarak şunları anlatmaktadır:
“Yirmi kişi kadar vardık. Atatürk, maiyetindeki bazı zatlarla birlikte geldiler. Köşede bir sandalya vardı, selam verip oturdular. Ve bize memleketin kurtuluş yolu hakkında hiç bir şekilde unutmayacağımız bir izahatta bulundular”28
Toplantıda, özellikle Tokat müftüsünün29 “Elimizde üç buçuk millet kaldı.Bunu da kırdırmayalım..” ve “Harp araçlarımız yok, düşman uçakları derhal yurdun her köşesini yangına çevirir” sözleri Mustafa Kemal Paşa’yı fena halde kızdırdı ve halkın kötü düşüncelerle zehirlenmemesi konusunda O’nu30 uyardıktan sonra Endülüs’ü örnek göstererek “her şeye boyun eğerek acıları artıracağımızı, çalışmanın elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağını, Türk ulusunda saklı kalan bir çok canlılıkların, cevherlerin bu işi başarmaya yeter olduğunu uzun uzadıya” anlattı31.
Mustafa Kemal’in Tokat’ta o gün söylediği şu sözler O’nun verilecek olan ölüm kalım savaşına ne kadar kararlı ve hazır olduğunu ortaya koymaktaydı:
“Hiçbir müdafaa vasıtasına malik olmasak bile, dişimiz, tırnağımızla,zayıf ve dermansız kolumuzla mücadele ederek seref ve haysiyetimizi, namusumuzu müdafaa etmeyi zaruri görüyorum. Tarih,bize vatan uğrunda canını, malını esirgeyen milletlerin asla ölmediklerini, hala yaşadıklarını göstermektedir. Ben hayatımı, hiç bir zaman milletimden üstün görmedim ve görmeyeceğim. Her an memleket için şerefimle ölmeye hazırım!”32
Mustafa Kemal Paşa, Tokat’tan ayrılmadan önce Trabzon Valisi Mehmet Galib’ten bir şifreli telgraf aldı. Telgrafta Trabzon Valisi, Erzurum Kongresine delege olarak seçilen Servet Bey’in, 10 Temmuz’da Erzurum’da olacağını bildiriyordu. Bu haberden oldukça memnun kaldı33.
Tokat’taki çalışmalarını tamamladıktan sonra, 21/22 Haziran 1919’da bütün yurda gönderdiği Amasya Genelgesi’nin 5.maddesi gereği 14 Eylül ‘de toplanacak olan Ulusal Kongre’nin hazırlık çalışmalarını yerinde görmek; aleyhte gerçekleşebilecek muhtemel gelişmeleri önlemek etmek için Sivas’a hareket etti34.
Mustafa Kemal, Amasya’dan ayrılmadan önce bazı askeri tedbirleri aldırmış; Beşinci Tümen Komutanı, tümeninden seçme asker ve subaylardan oluşan küçük bir atlı birlik kurmuştu35. Bu birlik, hızla bölgeye intikal edecek ve Paşa Sivas’a varmadan önce gerekli bütün tedbirleri alarak kendisiyle bağlantı arayacaktı.
27 Haziran günü otomobille yola çıkan Mustafa Kemal Paşa, yaklaşık altı saat sonra Sivas’a varmak üzere iken verdiği talimat gereği çıkış saati yazılı olan telgraf Tokat’tan gönderildi. Bu arada Dahiliye Nazırlığının emriyle Elazığ’a Vali olarak atanan Ali Galip36 adında bir kişi, yanına aldığı ve bazılarını da İstanbul’dan getirdiği kişilerle Sivas’ta bazı tedbirler almış ve hazırlıklar yapmaktaydı. Mustafa Kemal konuyla ilgili olarak Nutuk’ta şunları söylemektedir: “Ali Galip, yolu üzerinde bulunan Sivas’ta durmuş.Özel görevi bulunduğu belli olan Ali Galip, orada hemen kendinden yana etkin kişiler bulmuş. Görevini iyi uygulamak için düzen kurmaya, önlemler almaya başlamış. Dahiliye Nazırlığının beni kötüleyen buyruğu gelir gelmez, çalışma başlamış. Sivas sokaklarında benim hain, başkaldırmış, zararlı bir adam olduğum yolunda duvarlara yaftalar yapıştırılmış...”.37
Gerçekten Mustafa Kemal Paşa, Sivas ili sınırlarından içeriye girmek üzere iken; Ali Galip Bey ile Sivas valisi Reşit Paşa alınacak tedbirleri tartışmaktadırlar. Tartışmanın kızıştığı bir sırada, Reşit Paşa’nın eline Tokat’tan çekilen telgraf geçer. Reşit Paşa telgrafı Ali Galip Bey’e uzatır. O’na hitaben “İşte kendisi geliyor; buyurun tutuklayın” der. Reşit Paşa, telde yazılı olan yola çıkış saatini görünce, saatini çıkarır bakar ve sonra da “Efendim, geliyor değil, gelmiş olacaktır” diye ekler38.
Bunun üzerine Mustafa Kemal’i tutuklama üzerine kurulmuş bulunan senaryoyu uygulamaktan vazgeçildi ve alınan karar gereği karşılama çalışmalarına başladı. Ancak, kentin ileri gelenleri, halk ve askerle parlak bir karşılama hazırlığı yapabilmek için zamana ihtiyaç duyuldu. Alınan karar gereği Mustafa Kemal Paşa, şehrin hemen yakınında bulunan Ziraat Nümune Çiftliği’nde biraz dinlendirilecek ve hazırlıklar tamamlandıktan sonra törenle karşılanacaktı. Paşa, bu teklifi kabul etmediği gibi kendisini karşılamaya gelen Sivas valisi Reşit Paşa’yı da arabasına alarak hiç vakit kaybetmeden şehre hareket etti39.
Böylece, 27 Haziran sabahı Sivas’a varmak üzere Tokat’ta başlayan yolculuk, bizzat Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Tokat telgrafhanesinde çekilen telgraf sayesinde hiçbir tehlikeyle karşılaşılmadan tamamlandı ve O’nu tutuklamakla görevlendirilen Ali Galip’in hain planı gerçekleşmedi. Sivas’ta kurulan örgüte yapılacak işler üzerine gerekli emirleri verdikten sonra ertesi gün, Erzurum Kongresi’ne katılmak üzere yola çıktı.
2. Atatürk’ün Tokat’a İkinci Gelişleri (17 Ekim 1919)
Mustafa Kemal Paşa’nın Tokat’a İkinci gelişleri, 20 Ekim 1919’da Amasya’da gerçekleşecek olan ve ‘Amasya Görüşmeleri’ olarak bilinen tarihi olayla ilgilidir. Bu görüşmeler, Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa, Rauf40 ve Bekir Sami41 Beyler’le İstanbul Hükümeti adına Bahriye Nazırı Salih Paşa42 arasında gerçekleşti. Amasya Görüşmeleri ile ilgili gelişmelere geçmeden önce, Mustafa Kemal’in Tokat’a geliş tarihi olan 17 Ekim’den önceki siyasi olaylara bakmak konunun daha iyi anlaşılmasına yarar sağlayacaktır.
23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihlerinde yapılan Erzurum Kongresi’nde43 çok önemli kararlar alınmış ve Mustafa Kemal Paşa, bu kongrenin başkanı seçilmişti44. Mehmet Rıfat Bey’in şahsında bütün Tokatlıların kabul ettiği kongre kararlarında öne çıkan önemli noktalar şunlardı:
1. Millî sınırlar içinde bulunan vatan bir bütündür, birbirinden ayrılamaz.
2. Her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine karşı, Osmanlı Hükümeti’nin dağılması halinde, millet birlikte savunacak ve direnecektir.
3. Yurdun ve bağımsızlığın korunmasına, güvenliğin sağlanmasına İstanbul Hükümetinin gücü yetmezse, bunu gerçekleştirmek üzere geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Heyet-i Temsiliye yapacaktır.
4. Kuvâ-yi Milliye’yi etken ve milli iradeyi egemen kılmak esastır.
5. Hrıstiyan azınlıklara siyasal üstünlük ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.
6. Yabancı devletlerin güdümü ve koruyuculuğu kabul edilemez.
7. Millet Meclisinin hemen toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis denetiminde yürütülmesini sağlamak için çalışılacaktır45.
Erzurum Kongresinde alınan ve yukarıda özetini verdiğimiz bu kararlar Sivas Kongresi’nin de gündemini oluşturmuştur. Bununla birlikte yapılan önemli değişiklikler şu şekilde sıralanabilir:
1. “Şark-i Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” oldu.
2. “Heyet-i Temsiliye Doğu Anadolu’nun bütününü temsil eder” sözü, “Heyet-i Temsiliye yurdun bütününü temsil eder” olarak değiştirildi.
3. Üyeler arasına altı kişi daha eklendi46.
Mustafa Kemal Paşa, ordu müfettişi olarak görevlendirildiği günden itibaren İstanbul hükümetiyle ters düşmüş, 8 Temmuz 1919 tarihinde kendi ifadesiyle “sine-i millete dönmesi”47 ile aralarındaki mücadele daha da kızışmıştı. Hükümetin başında bulunan Damat Ferit’in Sivas Kongresine karşı olan hareketi ve Mustafa Kemal Paşa’yı tutuklatma tertiplerinin ortaya çıkması gerginliği daha da artırdı48. Kongre Başkanı sıfatıyla Mustafa Kemal, alınan kararları ve Sadrazama olan güvensizliğini Padişaha bildirmek istedi. Ancak, Damat Ferit Paşa’nın engellemeleriyle karşılaştı. Bunun üzerine, Temsil Heyeti Anadolu ile İstanbul arasındaki bütün ilişkileri kestiğini ve yönetimi ele aldığını bütün Anadolu’ya, İstanbul’a; hatta, itilaf devletlerinin temsilcilerine bildirdi49.
Anadolu’da bu sıcak gelişmeler yaşanırken, Sivas’ta önemli bir görüşme gerçekleşti. Ülkemizde ve Kafkasya’da incelemelerde bulunmakla görevlendirilen General Harbord başkanlığındaki bir kurul Sivas’a geldi. Amerika hükümeti tarafından görevlendirilen bu kurul ile Mustafa Kemal Paşa arasında uzun bir görüşme yapıldı.
Eylül 1919 günü yapılan bu görüşmeler sırasında generale, Anadolu’da yapılan milli çalışmalar hakkında bilgi verilmiş, bu çalışmaların ortaya çıkış nedenleri ve yabancı azınlıklara karşı izlenecek tutumlar hakkında uzun uzadıya bilgi verildi. Bu arada, General Harbord’un Mustafa Kemal’e hitaben “...Millet düşünülebilen her türlü girişim ve özveride bulunduktan sonra da başarı elde edilemezse ne yapacaksın?” sözlerine karşılık O’nun verdiği cevap çok anlamlıydı:
“Bir millet varlığını ve istiklalini korumak için düşünülen girişim ve özveriyi yaptıktan sonra başarır. Ya başaramazsa demek, o milleti ölmüş saymak demektir. Öyleyse, millet yaşadıkça ve özverili girişimlerini sürdürdükçe başarısızlık söz konusu olamaz”50.
O’nun bu inaçlı ve kararlı tutumu ile Türk milletine vermek istediği mesaj, çok kısa zamanda iyi anlaşıldı ve baskılara dayanamayan Damat Ferit Paşa hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. 2 Ekim günü gerçekleşen bu istifadan sonra daha ılımlı bir kişiliğe sahip olan Ali Rıza Paşa yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi. Bu gelişme, Mustafa Kemal Paşa’nın öncülüğünde Temsil Heyeti’nin İstanbul Hükümetine karşı ilk ve önemli siyasi başarısıydı.
2 Ekim günü yeni hükümet başkanı ile yapılan görüşmelerin olumlu sonuçlanması üzerine, bizzat Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal tarafından kaleme alınan bir genelge bütün yurda ve yeni sadrazama ulaştırıldı. Bu genelgede yer alan önemli hususları, bundan sonraki siyasi gelişmelere ışık tutmak amacıyla aşağıya alıyoruz.
1. Yeni hükümet, Erzurum ve Sivas kongrelerinde kararlaştırılan ve saptanan örgütlere ve milli amaçlara saygı gösterirse, Kuvâ’yı Milliye ona yardımcı olacaktır.
2. Yeni hükümet, Meclis’i Milli’nin toplanarak gerçekten denetleme işine başlayıncaya kadar, kadar ulusun kaderi ile ilgili hiçbir yüklenmeye girmeyecektir.
3. Barış Konferansına atanacak delegeler, milletin isteklerini gerçekten anlamış ve güvenini kazanmış bilgili ve güçlü kişilerden seçilecektir51.
İstanbul Hükümeti ile yapılan karşılıklı görüşmelerden sonra yeni hükümetin Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Amasya’da buluşulması kararlaştırıldı. Bu görüşme gerçekleşmeden önce Mustafa Kemal Paşa, kolordu komutanlıklarının görüş ve düşüncelerini almak amacıyla 14 Ekimde şifreli bir telgraf gönderdi52. Bu telgrafda, Salih Paşa’nın uğrayacağı yerlerde milli örgütlerce parlak törenlerle karşılanması ve Temsil Heyeti adına ‘Hoş geldiniz’ denilmesi için ayrıca emir verildi.
Bütün hazırlıkların tamamlanması üzerine, Salih Paşa 15 Ekimde İstanbul’dan yola çıktı. Milli örgütlerin ve Temsil Heyeti’nin İstanbul Hükümeti’nce resmen tanındığı Amasya’daki bu görüşmeler 20 Ekimde gerçekleşecekti.
Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal Paşa, işte bu önemli görüşmelere katılmak üzere 16 Ekimde yola çıktı. 17 Ekim günü Tokat’ta geldi. Bu, Mustafa Kemal Paşa’nın Tokat’a ikinci gelişleriydi. Ordu müfettişi sıfatıyla geldiği o tarihten bu yana çok önemli gelişmeler olmuştu. O, artık bir Osmanlı paşası değildi. Üniformasını kendi isteği ile bırakmış ve sine-i millete dönmüştü. Evet O, Anadolu’da başlayan ve hızla gelişmekte olan Kuvâ’yı Milliye’nin başıydı ve Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak Tokat’ı ikinci kez ziyaret etmekteydi53.
17 Ekim günü Tokat’a gelen Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Heyet-i Temsiliye üyesi Bekir Sami (Kunduk)54, Rauf (Orbay), Cevat Abbas (Gürer), gazeteci Ruşen Eşref (Ünaydın)55 ve Hüsrev Sami de vardı. Halkın ileri gelenleriyle önemli görüşmeler yaptı. Bu arada, 14 Ekim günü Sivas’ta bütün kolordu komutanlıklarına gönderdiği ve Salih Paşa ile konuşulacak konularda görüşlerini sorduğu kolorduların cevapları geliyordu56. Mustafa Kemal Paşa’ya Tokat’ta bulunduğu sırada ulaştırılan ve 20. Kolordu Komutan Vekili Mahmut Bey ile Kazım Karabekir Paşa’nın konu hakkındaki görüşleri dikkat çekicidir. Mahmut Bey, Tokat telgrafhanesi aracılığıyla gönderdiği telgrafta kısaca şu noktalar üzerinde duruyordu:
“Hiçbir devletin mandasını kabul etmemek, istila hırsı gütmeyen bir devletten yardım alma, Avusturya ve Macaristan’dan uzmanlar getirmek, Fransa’nın dost bir halde tutulması, Patrikhanelerin İstanbul’dan çıkarılması, Hükümet’in yalnız İslam ve Türk halkını düşünerek iş görmesi, bir askeri şura kurulması, göreve çağrılan emeklilerin yeniden emekli edilmesi, İstanbul’da oturan subayların Anadolu’ya gönderilmesi, üç askeri müfettişlik kurulması...”57
Kazım Karabekir ise, kesinlikle bir milis kuvvetinin kabul edilmemesi, daimi bir ordunun yerinde bırakılması, mevcut olan tehlike devam ettiği sürece tek bir silahın bile verilmemesi ve Genel Savaş’ta ele geçirilen silahların teslim edilmemesi gerektiğini ısrarla vurguluyordu58.
Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa, Tokat’ın ileri gelenleriyle yaptığı görüşmeleri tamamladıktan sonra, aldığı telgrafları değerlendirerek Amasya’da yapılacak tarihi görüşmeyle ilgili hazırlıklarını tamamlamak ve geceyi geçirmek üzere Rıfat Bey’in evine konuk oldu59.
3. Atatürk’ün Tokat’a Üçüncü Gelişleri (27 Ekim-28 Ekim 1919)
18 Ekim sabahı Tokat’tan Amasya’ya gitmek üzere yola çıkan Mustafa Kemal Paşa, aynı gün Amasya’ya vardı. Daha önce alınan karar gereği Salih Paşa, büyük gösterilerle karşılanacaktı. Deniz yolu ile önce İnebolu’ya oradan da Samsun’a geçen Salih Paşa, kendisine gösterilen ilgiden oldukça memnun olmuş ve bunu fırsat buldukça dile getirmiştir60. Salih Paşa ve yanında bulunan Padişah yaveri Salih Bey Amasya’da da aynı ilgi ve törenlerle karşılandı61.
Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa, üyeler Rauf ve Bekir Sami Beyler ile İstanbul Hükümeti’nin Bahriye Nazırı Salih Paşa arasında 20 Ekimde başlayan görüşmeler, 22 Ekimde sona erdi62. Üç gün süren ve Mustafa Kemal Paşa’nın iki defa Tokat’ı ziyaret etmelerine neden teşkil eden bu görüşmeler, Anadolu’daki milli harekete önemli kazançlar sağladı. Görüşmeler sonunda üçü açık ve imzalı, ikisi gizli ve imzasız olmak üzere beş protokol imzalandı.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin varlığının İstanbul Hükümeti tarafından resmen kabul edildiği Amasya görüşmelerinde özetle şu hususlar kararlaştırıldı:
1. İstanbul Hükümeti ile Heyet-i Temsiliye arasında uyum sağlanarak önemli konular üzerindeki anlaşmazlıklar giderildi.
2. Yeni bir meclis oluşturmak üzere, hür bir seçim yapılacaktı.
3. Heyet-i Temsiliye İstanbul Hükümeti’nin yanında bulunamayacağı gibi, karşısında da yer almayacaktı.
4. Sivas’ta toplanan milli kongrede alınan kararlar, yeni oluşacak Meclis’te kabul edilmek şartıyla kabul edildi.
5. Barış Konferansına gidebilecek kişilerin isimler üzerinde anlaşma sağlandı.
6. İstanbul güvenlikte olmadığı için seçimlerden sonra toplanacak meclis İstanbul dışında toplanacaktı63.
Ancak, Salih Paşa bu teklife kişisel olarak katıldığını söyleyerek son kararın Hükümeti’ne ait olduğunu ve hükümeti ikna etmeye çalışacağını söyledi.64
Görüşmeler tamamlandıktan sonra Salih Paşa Paşa İstanbul’a döndü ve Meclis’in İstanbul dışında bir yerde toplanmasını hükümete kabul ettiremedi ve hükümetin bu konudaki görüşü Mustafa Kemal Paşa’ya bildirildi65. İstanbul Hükümet’in bu tutumu Amasya Protokolüne aykırı olmakla birlikte; Mustafa Kemal Paşa, Meclis’in açılıp göreve başlamasına kadar Ali Rıza Paşa Hükümeti’nin desteklenmesine karar verdi66.
Salih Paşa ile görüşmek üzere 18 Ekimde Amasya’ya gelmiş olan Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa, Amasya Görüşmelerinde alınan karar gereği seçim çalışmalarını yürütmek, Temsil Heyeti üyelerini alınan kararlardan haberdar etmek ve Sivas’a gitmek üzere, 27 Ekim günü otomobiliyle Tokat’a geldi67. Askerlik şubesi önünde bir süre dinlendikten sonra, geceyi geçirmek üzere Rıfat Bey’e konuk oldu. Burada şehrin ileri gelenleriyle ülke sorunları üzerine görüşmelerde bulundu. Amasya görüşmeleriyle birlikte ortaya çıkan yeni siyasi durum hakkında Tokatlıları aydınlattı. Ertesi gün, Tokat İhtiyat Zabitleri Yardımlaşma Cemiyeti’ni ziyaret etti ve gençleri ülkenin içinde bulunduğu durum hakkında aydınlattı.
Tokat’taki çalışmalarını tamamlayan Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı yıllarında Tokat’ta ilk geldiği gün kendisine “Türk Milletinde gizli bulunan bir çok yeteneklerin, cevherlerin işi başarmaya yeterli olduğunu anladım...”68, sözlerini söyletecek bir rahatlık içinde ve Amasya’da varılan anlaşma gereği yapılacak olan seçim çalışmalarını yürütmek üzere öğleden sonra Sivas’a hareket etti.
4. Rıfat Bey (ARKUN) 69
Yaptığımız araştırma sonuçlarına göre Mustafa Kemal Atatürk, Tokat gezileri sırasında iki ayrı evde ikamet etti. Eldeki bilgilere göre, Kurtuluş Savaşı yıllarında hazırlık çalışmalarını yürütürken daha sonra Birinci Dönem Tokat Milletvekili olan ‘Hamamcıoğlu’ ve ‘Kabadayı’ lakablarıyla tanınan Rıfat Bey’in evinde kaldı70.
Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında faklı zamanlarda ve çeşitli nedenlerle Tokat’a yaptığı gezilerde, aynı ikametgahı kullandı. Büyük Önder’e bu zor günlerde ev sahipliği yapan Rıfat Bey, Belediye Reisliği görevinde bulunurken Tokat delegesi olarak Erzurum Kongresi’ne katıldı. ve Ulusal Savaşı’ın her aşamasında Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer aldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 406 numaralı sicilde Rıfat Bey’in biyografisi şu şekilde yer almaktadır:
“Tokat Kazası: Mehmet Rif’at ARKUN Beğ
Babası Ahmet, anası Zeynep [TBMM sicilinde, Nâzik] Hanım. Tokat Mahmudpaşa Mahallesinde 1873’te doğdu. O mahallede, atadan kalma hamamları işletildiğinden, âileye ‘Hamamcıoğulları’ denirdi. Rüşdiye mezunu olduktan sonra, 1890’da Tokat Mutasarıflığı İdare Kalemi’nde Kâtip, 15 yıl sonra Tokat, arkasından Amasya Tahrîrât Müdîri ve Sancak İdare Meclisi Kâtibi, sonra; İsparta, Amasya, Çorum Tahrîrât Müdîri oldu. Halk arasında, ‘Kabadayı Rıfat Beğ’ diye anılırdı. Bu vasfıyla bir sertliği yüzünden, 1916 güzünde Çorum’dan azledilince Tokat’a döndü. Büyük oğlu yedek subayken Suriye cephemizde şehit olmuştu. 1918’de burada Belediye Re’îsi seçildi, bu vasfıyla Erzurum’a Mümesil gönderildi.
Tokat’ta Müdafa’ai Hukuk Cem’iyyeti’nin gelişmesinde çok emeği geçti. I.Dönem’de Tokat Milletvekili seçildi. Meclis’te İkinci Gurub’a katıldı. II.Meclis’e seçilemeyince, İstanbul’a göçüp Arnavutköy’de aldığı evde oturdu ve 1945’te orada vefat etti.”71
5. Erzurum Delegesi Olarak Rıfat Bey (ARKUN)
Yukarıda biyografisinden de anlaşıldığına göre Rıfat Bey Tokat’ta Belediye Başkanı iken Mustafa Kemal Paşa tarafından 21/22 Haziran 1919’da yaveri Abbas Bey’e dikte ettirerek şifreli telgraflarla bütün kolordu ve tümen kumandanlıklarına; birer mektupla da valilik ve mutasarrıflıklara gönderdiği Amasya Tamimi’nin ilgili maddesi gereği delege seçilerek Erzurum Kongresine katıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın Kongre Reisi seçilmesini sağlayan 38/47 oydan biri Tokat delegesi Rıfat Bey’e aitti72. Bölgesel, fakat aldığı kararlar bakımından ulusal olan Erzurum Kongresi kararlarının altında O’nun da imzası vardı. Kongre müzakereleri incelendiğinde Rıfat Bey’in ulusal mücadeleden yana olduğu ve Mustafa Kemal Paşa ile aynı safta yer aldığı görülmektedir73.
Tokat delegesi Rıfat Bey, Erzurum Kongresi çalışmalarına aktif olarak katıldığını zaman zaman söz alarak çeşitli konularda görüşlerini ortaya koyduğunu yine aynı tutanaklarda görmekteyiz74. 31 Temmuz 1335 (1919)’da, “Şarkî-Anadolu Müdafa’i Hukuk Cemiyet Nizamnâmesi”nin hazırlanmasında Mustafa Kemal Paşa’nın da içinde olduğu ondört kişiyle birlikte görev almıştır75
Tokat delegesi Hamacıoğlu Rıfat Bey, aynı zamanda İstiklal Madalyası sahibidir. 28.XI.1920 tarihli ve 66 sayılı “İstiklal Madalyası Kanunu” nun 5. maddesi gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 18 Mayıs1926 günkü 102. toplantısında76, Erzurum ve Sivas Kongresine delege olarak katılanlara da birer İstiklal Madalyası verilmesi kararlaştırılmıştır.
Mehmet Rıfat Bey’in hayatta olup olmadığı, Tokat’taki evinin şu andaki durumu ile ilgili olarak yaptığımız araştırmada elde ettiğimiz bilgiler şunlardır:
Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı’yla ilgili hazırlık çalışmalarını yürütürken Tokat’ta ikamet ettiği ev, şu anda mevcut değildir. Şehirleşme çalışmaları sırasında bu evin yıkıldığı veya yıktırıldığı anlaşılmaktadır.
Biyografisinde verilen bilgilere göre, İkinci Dönem’de milletvekili seçilemeyen77 Rıfat Bey, İstanbul’a yerleşmiş ve Tokat’la ilgisini kesmiştir. Şu anda, ailesinden olup Tokat’ta yaşayan herhangi birisi bulunmamaktadır78.
B. Cumhuriyet Dönemi Tokat Gezileri
1. Atatürk’ün Tokat’a Dördüncü Gelişleri (25 Eylül - 27 Eylül 1924)
23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Ulusal Kurtuluş Savaşı başarıyla tamamlamış; askeri mücadelenin kesin bir zaferle sonuçlanmasından sonra yeni bir Cumhuriyet kurulmuştu. 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, büyük önderin gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için çok kısa zamanda büyük işler başarmak zorundaydı. Kazanılan zaferler kadar gerçekleştirilecek devrimler de büyük bir önem taşıyordu. Ancak, O’nun açık bir şekilde ifade ettiği gibi; uygulamaları evrelere ayırmak ulusun duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve adım adım ilerleyerek amaca varmak gerekiyordu79.
Büyük Önder, Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu amacını gerçekleştirmek üzere, 1924 yılının sonbaharında gerçekleştirdiği yurt gezilerinin birinde eşi Latife Hanım’la80 birlikte Samsun’dan Amasya’ya geldi. Amasya’da geçirdiği günlerin ve burada yaptığı çalışmaların Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında ne kadar önemli bir rol oynadığını anlattıktan sonra incelemelerine devam etti81. Turhal’da kısa bir süre dinlendikten sonra Tokat’ta geldi82. Her zaman olduğu gibi yol boyunca köylülerle görüştü, dertlerini dinledi. Karşılama töreni yine coşkulu ve parlaktı83. Vali, şehrin ileri gelenleri, askeri birlikler ve öğrenciler tarafından Tokat’ın girişinde84, “Yaşa, yaşasın Cumhurbaşkanımız, yaşasın Cumhuriyet...!” dilekleriyle karşılanan85 bu büyük insan, parlak bir geçit töreninden sonra Belediye binasına geçti86. Bir süre dinlendikten sonra heyetleri kabul etmeye başladı. Yoğun görüşmelerden sonra eşi Latife Hanım’la birlikte Tokat Milletvekilli Mustafa Bey’in87 evine konuk oldu88. Tokat halkının Gazi’ye olan ilgisi gece geç saatlere kadar devam etti. Fener alaylarıyla gösteriler kaldıkları evin çevresinde sürdürüldü89.
Ertesi gün, vilayet binasında memurlarla bir toplantı yaparak şehrin sorunları hakkında bilgi aldı90. Resmi görüşmeler tamamlandıktan sonra Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, şehrin sorunlarını yerinde görmek amacıyla şehrin farklı yerlerinde incelemelerde bulundular. Bu incelemeler sırasında bizzat yerinde tespit ettiği bir aksaklığı anında Başvekil İsmet Paşa’ya özel bir mektupla bildirdi91. O’nun devlet işlerinin yürütülmesindeki hassasiyetini ortaya koyan bu mektupta özetle; Tokat’ta kaldığı bir günlük süre içinde hükümet işlerini denetlediğini; özellikle göçmen vatandaşların şikayetlerini dinlediği ve konuyla yakından ilgilendiğini, ancak göçmen vatandaşların çok ciddi sorunlar yaşadığı ve bu sorunların henüz bir çözüme kavuşturulamadığı ifade edilmekteydi.
Mektup incelendiğinde, sadece şikayetle yetinilmediği ve çözüm yollarının önerildiği görülmektedir. İşsiz durumda olan göçmenlerin yokluk içinde bulunduğu, kendilerine ayrılan toprakların henüz verilmediğini ve hatta devlet memurları tarafından kullanılmakta olduğu; başta iskan müdürü olmak üzere il yöneticilerinin buna göz yumduğu ve sorumluların mutlaka cezalandırılması gerektiği şeklindeki talimatları öne çıkan önemli noktalardır.
Hükümet’in başında bulunan İsmet Paşa’nın bu olumsuzluklara kayıtsız kalmadığı ve gereğini yaptığı, iki gün sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya arz edilen telgraftan anlaşılmaktadır. Bu telgrafta, Cumhurbaşkanı tarafından tespit edilen sorunları giderilmesi için gerekli emirlerin verildiği ve sorumlular hakkında da gerekli işlemlerin başlatıldığı açıkça yer almaktadır92.
26/27 Eylül gecesini Tokat Mebusu Mustafa Beyin evinde geçiren Mustafa Kemal Paşa ertesi gün Sivas’a hareket etti93.
2. Atatürk’ün Tokat’a Beşinci Gelişleri (18-19 Eylül 1928)
Harf devriminin94 heyecanlı günlerinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Tokat’ı bir kez daha ziyaret etti. Gerçekleştirdiği inkılapların içinde Türkiye’yi çağdaş uygarlığa eriştirecek en önemli ve aynı zamanda en zor işlerinden birini daha gerçekleştirmeye çalışan O büyük insan, Latin harflerine geçişi yerinde görmek için yine uzun bir yurt gezisine çıkmıştı. Samsun’dan hareketle vatandaşların coşkun ve candan tezahüratları arasında Amasya’ya geldi. Burada Amasya’nın Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ve önemini anlatan uzun ve heyecanlı bir konuşma yaptı95.
Mustafa Kemal Atatürk, saat 20.00’de Turhal’a geldi. Gece olmasına rağmen kendilerini bekleyen binlerce kişinin yakın ilgi ve tezahüratları arasında trenden indi ve otomobille Tokat’ta hareket etti. Refakatlerinde Başvekil İsmet Paşa, Sıhhıye Vekili Refik, Cumhuriyet Halk Fırkası Umumi Katibi Safvet, Gaziantep Mebusu Kılıç Ali, Kütahya Mebusu Nuri, Bolu Mebusu Cevat Abbas, Yozgat Mebusu Salih, Sinop Mebusu Recep Zühtü, Rize Mebusu Hasan Cavit olmak üzere saat 22.00’de Tokat’a geldiler. Vakit gece olmasına rağmen büyük tezahüratlarla karşılandılar ve ikametlerine ayrılan Belediye binasına geçtiler96. Gazi ve beraberindekilerin Tokat’ta kaldıkları gece fener alayı düzenlenmiş ve bu çoşku sabaha kadar devam etmiştir97.
Ertesi gün Cumhurbaşkanı ve beraberindekiler saat 10.00’da büyük tezahüratlar arasında Hükümet konağına gelerek, Vilayet Meclisi toplantı salonunda devlet memurları ve halk temsilcileriyle görüşmelerde bulundu. Görüşmeler sırasında salonda bulunanları yeni harflerden imtihan etti ve sonuçtan memnun kaldığını da açıkça ifade etti98. Saat 13.00’e kadar süren görüşmelerden sonra, Başvekil ve maiyeti öğle yemeği için Tokat Mebusu Mustafa Vasfi Bey’in evine geçti. Öğle yemeği burada yendikten sonra saat 15.30’da Sivas’a gitmek üzere Tokat’tan ayrıldı.Gazi Mustafa Kemal Paşa Tokatlılar tarafından kendisine yakışır bir şekilde uğurlandı.
3. Atatürk’ün Tokat’a Altıncı Gelişleri(21-22 Kasım 1930)
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Tokat’a üçüncü ve son gezisi, 21 Kasım 1930’da gerçekleşti. Kayseri’den başlayan ve Trabzon’a kadar sürecek olan bu yurt gezisinin amacını yine bu geziye katılan Ahmet Hamdi Başar99 şu şekilde açıklamaktadır:
“Atatürk’ün geniş ölçüde yapacağı bu seyahatin hususi bir hedefi vardı: Serbest Fırka hadisesi memlekette idareden memnun olmayanların çokluğunu ortaya koymuştu. Her taraftan şikayetler yükselmekteydi. Bunların hepsini hocalar, mürteciler ve saire yapıyor denemezdi. Çünkü her şikayet madde gösterilerek yapılıyordu... İşte 1930 senesi İkinciteşrin (Kasım) ayının 11 inci pazartesi akşamı Ankara istasyonundan Kayseri’ye doğru mütahassıs bir heyetle beraber, hareket eden Atatürk, işlerin iyi gitmediğini ve müdahale lazım geldiğini ancak yakın zamanda anlamış olarak seyahate çıkıyordu”100.
Sivas’taki incelemelerini tamamladıktan sonra saat 10.30’da Tokat’a gelen Atatürk, Belediye meydanında büyük bir törenle karşılandı101. Karşılama töreninden sonra Belediye binasına geçildi102. Öğle yemeği burada yendikten sonra Belediye Başkanı103 tarafından kendilerine Tokat ilinin sorunları hakkında bilgi verildi. Cuma tatili olduğundan dinlenmek etmek üzere Tokat Mebusu Mustafa Bey’in evine geçildi104.
Ertesi gün halkın ileri gelenleriyle görüşmelerde bulunan Atatürk, erken saatlerde Turhal’a geçti. Turhal’da kadın-erkek büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. Karşılama törenine Amasya’dan gelen Vali, Mebuslar, Belediye Başkanı ve Kolordu Komutanı da katılmışlardı105. Bu büyük ve coşkulu karşılama töreninden sonra hazırlanan özel bir trenle saat 12.30’da Amasya’ya geçti106.
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu geziyle ilgili hazırlanan notları incelendiğinde, Tokat’ın iki önemli konuyla gündeme geldiğini görmekteyiz. Bunlardan birincisi, tütün üreticisinin şikayetleriyle ilgilidir107. Ellerinde fazla miktarda eskimiş ve yıpranmış tütün bulunan köylüler, bu tütünlerin inhisar idaresi108 tarafından satın alınması konusunda başvuruda bulunmuşlardır. Konuyla yakından ilgilenen Atatürk, söz konusu tütünlerin 1927 ve 1928 yıllarına ait tütünler olduğunu ve ekonomik açıdan bir değer ifade etmediğini anladıktan sonra köylülerin bu isteklerini kabul etmemiştir.
Tokat’la ilgili diğer önemli bir konu ise, gerek burada gerekse bölgede görülen fare tahribatının ekinler üzerinde yol açtığı zarardır109. Karadeniz Bölgesi’nde olduğu gibi Tokat ve özellikle Kazova’da fare tahribatı nedeniyle ekinler büyük zarar görmüş, tarla sahipleri ekonomik yönden büyük büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlardır. Resmi makamlardan istenmesine rağmen henüz herhangi bir kimyasal ilaç alamadıklarını söyleyen köylüler, yeni yılda ekecek tohumlarının dahi bulunmadığından şikayet etmişlerdir. Konuyu yakından inceleyen Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra zarar görenlere gerekli tohumun ve ilaçların gönderilmesi, Ziraat Bankası borçlarının ise yarısının ertelenmesi konusunu Hükümete bildirmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk tarafından 22 Kasım 1930 tarihinde Samsun’da yazılan ve Başvekil İsmet Paşa’ya hitaben yazılan konuyla ilgili telgrafa110 verilen 23 Kasım 1930 tarihli yanıt aşağıdaki şekildedir:
“Başvekâletten mevrut Ankara 23/XI/931 tarihli telgraf suretidir
1- Havzadaki arazi vergisi için Samsun defterdarlığına Maliyeden emir verilmiştir.
2- Tohumluk Ziraat Bankası nezdinde takib ediliyor. Mahalli sandıklara merkezden para gönderilecektir.
3- Traktörlerin değiştirilmesine kadar geçen seneden tenzilat yapılmaksızın muafiyetli gaz verilmekte devam olunacaktır. İktisat vekaletinin bu mealde tebligat yapacağı maruzdur.
Başvekil İsmet “111
4. Mustafa Vasfi BEY 112
Atatürk’ün Cumhuriyet döneminde Cumhurbaşkanı sıfatıyla Tokat’a yaptığı geziler sırasında ikamet ettiği ev, Mustafa Vasfi Süsoy’a aittir. Ayrı tarihlerde gerçekleşen üç ayrı gezide de bu evde kalması anlamlı ve adı geçen şahsın Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ile ilgilidir. Mustafa Vasfi SÜSOY, Samsun’a çıkmak üzere İstanbul’dan ayrıldığı andan itibaren Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer almış ve önemli katkılarda bulunmuştur.
Türkiye Büyük Meclisi sicil kayıtlarına göre Mustafa Vasfi SÜSOY’un kısa biyografisi şu şekildedir:
“Piyade yüzbaşı Mustafa Vasfi SÜSOY, 1876’da Tokat’ta doğdu. Kehpazzâde Osman Efendi’nin oğludur. Annesi Nefise Hanım’dır. Mustafa Vasfi, ilk ve orta öğrenimini Tokat’ta tamamladı ve daha sonra askerlik mesleğini seçti. Alaydan yetişerek subay oldu. Uzun dönem Kuzey ve Güney Arnavutluk’ta, Edirne bölgesinde ve Doğu vilayetlerinde askeri görevlerde bulundu. I.Dünya Savaşı’nın başlangıcından itibaren Mustafa Kemal Paşa’nın maiyetinde karargah subaylığı yaptı. Dolayısıyla, 19 Mayıs l919’da Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Samsun’a çıktı ve vatanın bağımsızlığına yönelik çalışmaların içinde bulundu. Binbaşılığa terfi ettikten kısa bir süre sonra emekliye ayrıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın himayesi ile Birinci Dönem’den ölümüme kadar yani ikinci üçüncü ve dördüncü dönemlerde Tokat’dan milletvekili seçildi. Hayatının son yıllarında ileri derecede şeker hastalığına tutulan Mustafa Vasfi Bey’in rahatsızlığı uzun sürmüş ve 10 Ekim 1934’te Ankara’da vefat etmiştri”113.
Birinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul’da bulunan Mustafa Vasfi Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın 9.Ordu Müfettişi olarak görevlendirilmesinden itibaren O’nun emrinde bulundu ve Bandırma Vapuru’nda yer alanların içinde yer aldı114. Karargah komutanı olarak görevi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar devam etti. İstanbul Hükümeti tarafından 9 Ekim 1919’da yaş haddinden emekliye sevkedilmesine rağmen Ankara Hükümeti bu kararı tanımadı115.
Mustafa Vasfi Bey’in Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne seçilmesi sırasında da ilginç olaylar yaşandı. Uzun süre Tokat dışında yaşadığı ve yörenin sorunlarını bilmediği gerekçesiyle milletvekili adaylığına karşı çıkıldı. Hatta okur-yazar olmadığı şeklinde asılsız söylentilerle karşı karşıya kaldı116. Aleyhinde ortaya atılan söylentilerin etkili olması sonucu ilk seçimlerde milletvekili seçilemedi. Seçimi kazandığı halde istifa eden Şeyh Şükrü ve onu izleyen Hoca Fehmi Efendi’nin yerine Tokat Milletvekili seçildi117.
29 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisine katılan Mustafa Vasfi Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya yakın çizgide yani Birinci Grup içerisinde yer aldı ve birçok önemli komisyonlarda yer aldı118. Bu ilk yasama döneminde aktif olarak çalışmalara katıldı. İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Dönem milletvekili seçimlerinde de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giren Mustafa Vasfi Bey, 12 Aralık 1923’te verdiği bir dilekçe ile Birinci Dünya Savaşı sonunda kıdemli yüzbaşı olduğunu, daha sonra bir süre staj görerek binbaşılığa terfi ettiğini, ancak; Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Samsun’a çıkması ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’na katılması üzerine İstanbul Hükümeti’nce terfi ettirilmeden emekliye sevkedildiğini ifade ederek binbaşılığa terfi ettirilmesi gerektiğini bildirdi. Mustafa Vasfi Bey’in bu isteği gizli bir oturumda görüşüldü ve hazırlanan mazbata oylanarak kabul edildi. İlgili kanun gereği Mustafa Vasfi Bey, binbaşılığa terfi ettirildi119.
Son yıllarında yakalandığı şeker hastalığı nedeniyle 10 Ekim 1934 tarihinde Ankara’da vefat eden Mustafa Vasfi Bey, evli ve üç cocuk babasıydı.
Hakimiyet-i Milliye’de, O’nun ölümü üzerine resmiyle birlikte şu yazı yayınlanmıştır:
“Mustafa Bey, Büyük Harb’de Gazi Hazretleri’nin ordu kumandanlıkları zamanında bütün cebhelerde maiyetlerinde bulunmuş, kendini çok evvelden Gazi ve vatan hizmetine vakfetmiştir. Milli Mücâdele’nin ilk gününden beri Büyük Şef’in izinden ayrılmayan Mustafa Bey, dürüst ve temiz olduğu kadar sevimli, neş’eli bir zatdı.Açık yürekliliği ile tok- sözlülüğü Meclis içinde büyükler yanında ona ayrı bir kıymet verdiriyodu. Çok samimi ve öz memleket şivesiyle konuşmasından duyulan zevk ayrı bir şeydi”120.
Mustafa Vasfi, uzun dönem Atatürk’ün hizmetinde bulunmakla övünç duyduğunu şu sözlerle açıklıyor:
“Memleketin yer yer düşman kuvvetler tarafından haksız yere işgali sıralarında Gazi-i Muhterem ve Reis-i mübeccelemiz121 Mustafa Kemal Paşa Hazretleri ile birlikte Anadolu’ya geçtim. Mücadele-i Milliye esnasında Ferit Hükümeti tarafından yapılan Tahdîd-i-sin122 Kanunu ile takaüde sevkedildim, istiklâl ve istiklâli vatan gayesiyle müteşekkil Büyük Millet Meclisi’ne aza olarak geldim (Meclis’e iltihak târihi: 29 Nisan 1336) ve şerefli vazife ile halen çalışmaktayım...”123
Sonuç
Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşı yıllarında Tokat’ı üç defa yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle ziyaret etmiş; halkı aydınlatmış, ülkenin geleceğiyle ilgili insanların zihinlerinde oluşan tereddütleri ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Coğrafi konumu nedeniyle geçiş yolu üzerinde yer alan Tokat, bir çok önemli kararların alındığı ve hazırlıkların yapıldığı yer olmuştur. Tokat halkı Kurtuluş Savaşı’nın zor ve sıkıntılı günlerinde Atatürk’ü yalnız bırakmamış ve her türlü maddi ve manevi desteği sağlamıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra gerçekleştirdiği yurt gezilerinde de, Tokat’a ve Tokatlılara yakın ilgi göstererek, ülkemiz en zor günlerini yaşarken burada gördüğü desteği ve fedakarlıkları unutmadığını açıkca ortaya koymuştur.
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ü yalnız bırakmayan Tokat halkı, Cumhuriyet döneminde de O’nun devrimlerine sahip çıkmış ve her defasında bu büyük insanı bağrına basmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet döneminde Tokat’ı üç kez ziyaret etmekle, ülkemiz en zor günlerini yaşarken Tokatlıların göstermiş oldukları destek ve fedakarlıkları unutmadığını açıkça ortaya koymuştur. O’nun yurt gezileri sırasında karşılaştığı sorunları mahallinde çözmeye çalıştığını da bu arada hatırlamak gerekir. Atatürk’ün bu yurt gezilerini uzman bir heyetle birlikte gerçekleştirmesi ve gezi sonuçlarının çeşitli Bakanlıklara ait müfettişlerce incelendikten sonra kaleme alınması bu gezilerin bir başka önemli yanını ortaya koymaktadır. Acil görülen bazı sorunların derhal Hükümet’e yazılarak çözüm aranması ve sonuç alınması da Cumhurbaşkanlığı ile Hükümet’in örnek bir uyum içinde çalıştığını göstermektedir. Bu uyum, Atatürk dönemi Türkiye’sinde kısa zamanda büyük işler başarılmış olmasının en önemli etkenlerinden birini oluşturmaktadır.
1 Atatürk’ün Cumhuriyet Dönemi Tokat gezileri ayrıca incelenecektir.
2 Mustafa Kemal ATATÜRK, Nutuk, Cilt I, Ankara 1989, s.19
3 Ergun AYBARS, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, İzmir 1984, s.120; Durmuş YALÇIN (ve diğerleri), Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yay., 2000, s.161-162.
4 ATASE, Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı ve Kurtuluş Savaşı’nın Başlatılmasına Dair Belgeler, s.12, Belge No:4.
5 Birinci Dünya savaşı
6 Mondros Ateşkes Antlaşması(30 Ekim 1938)
7 Nutuk, Cilt:I, s.3
8 Aynı eser, s.19.
9 Aynı eser, s.21.
10 Aynı eser, s.31.
11 Nutuk, Cilt: I, s.31; Mustafa Kemal Paşa’nın bu çağrısına kulak veren Tokat halkı, Maraş’ın işgali ve burada Türklere yapılan mezalimi protesto etmek için önce Tokat merkez daha sonra Niksar’da binlerce insanın katıldığı mitingler tertip etmiş ve ilgili yerlere bu konuda telgraflar göndermiştir. Bkz. Halis ASARKAYA, Ulusal Savaşta Tokat, Tokat 1936,s.39; Yaşar AKBIYIK, Milli Mücadele’de Güney Cephesi(Maraş), Kültür Bakanlığı Yay., Ankara l990; s.234-235; Ayrıca Halis ASARKAYA’nın özel arşivinden elde ettiğimiz bu mitinglerde alınan kararlar ile Sadaret’e, İtilaf Devletleri elçiliklerine ve ilgili askeri birliklere gönderilen telgrafların müsvedeleri için bkz.Ek:1
12 Karadeniz Ordusu Başkumandanı.
13 General Milne’nin başvurusu ve Harbiye Nazırı Şevket Turgut’un Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a dönmesinin uygun olacağı ile ilgili yazılar için bkz.ATASE, Atatürk’ün.... Dair Belgeler, Belge:41 ve 42
14 Nutuk, Cilt:III, s.1232,1233, Belge: 26.
15 Piyâde Yüzbaşı Cevat ABBAS(GÜRER), 1887’de Yalova’da doğdu, 1905’te girdiği Harbiye’yi 1908’te bitirerek Piyâde teğmeni oldu.Çeşitli bölge ve birliklerde görev alan Cevat Bey, askerlik mesleğine Çanakkale’de başlamış sırasıyla üstteğmenliğe,yüzbaşılığa, ordu müfettişliğine yükseldi. Çeşitli madalyalarla ödüllendirilen Yüzbaşı Abbas GÜRER, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşı’na katıldı; Heyet-i Temsiliye Başkitabeti’nde görev aldı. Bolu milletvekili olarak Meclis’e katıldı ve 1941 yılına kadar bu görevine devam etti. 1943’te vefat etti. (Bkz:Fethi TEVETOĞLU, Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., 1987.)
16 Yılmaz ALTUĞ, Türk İnkılâp Tarihi, İstanbul:Üçdal Neşriyat, 1983, s.45.
17 Ergün AYBARS, İstiklal Mahkemeleri, İzmir: İleri Kitabevi Yay., 1995, s.9.
18 Utkan KOCATÜRK, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi 1918-38, Ankara 1978, s.335.
19 Nutuk, Cilt:I, s.55
20 Şevket Süreyya AYDEMİR, Tek Adam, Cilt:II, s.43; Ruşen Eşref ÜNAYDIN, Atatürk’ten Hatıralar, Ankara: T.T.K Yay., 1954, s.36.
21 R,Eşref ÜNAYDIN, a.g.e., s.36-37
22 Mehmet Tahir
23 Celal BAYAR, Ben de Yazdım, Cilt: VIII, İstanbul 1972, s.2603; Enver Behnan ŞAPOLYO, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, s. 228.
24 Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı döneminde Tokat’a gerçekleştirdiği geziler sırasında evinde üç defa kaldığı Rıfat BEY(ARKUN)’in kısa biyografisine çalışmamızın sonunda ayrıca yer verilecektir.
25 Telgrafın tam ve orijinal metni için bkz: Harp tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı:6 (Aralık 1953), Belge no:113.
26 ATASE, a.g.e., s.189, Belge no: 51; Ayrıca bkz.: ATASE Arşivi, İstiklal Harbi Kolleksiyonu, Kutu: 46, Gömlek: 126, Belge: 1-2
27 Halis ASARKAYA, a.g.e., s.18.
28 E. B. ŞAPOLYO, a.g.e., s.228.
29 1868 (1284)’de Tokat’ta doğan Hacı Ömer Efendi(KUNTAY), ilk öğrenimini Tokat Ali Paşa mektebinde yaptı. Babası esnaftan Muytabzâde Halil Efendi’dir. 1892 yılında Müftü yardımcılığına tayin edildi. 26 nisan 1915 tarihinde Tokat Müftülüğüne asaleten atandı. Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarından itibaren ulusal hareketin yanında yer aldı. Savaş sırasında halkı aydınlatıcı konuşmalar yaptı. Tokat Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşunda yer aldı. Tokat Müftüsü olarak, Rifat BÖREKÇİ (1860-1940) başkanlığında hazırlanan Ankara Fetvası’nı tasdik etti. 27 Eylül 1924 tarihinde kendi isteği ile Tokat Müftülüğü görevinden ayrıldı ve 1957 yılında da vefat etti. Bkz.: Ali SARIKOYUNCU, Milli Mücadele’de Din Adamları, Cilt: II, Ankara 1977, s.149-150; Ayrıca bkz.: Tokat İl Müftüleri Albümü, Haz.Tokat İl Müftülüğü, Tokat 1992.
30 Tokat Müftüsü Hacı Ömer Efendi’nin Kurtuluş Savaşı’nın başarılmasıyla ilgili bu tereddütlerinin daha sonra ortadan kalktığı yukarıda verdiğimiz kısa biyografiden anlaşılmaktadır.
31 H. ASARKAYA, a.g.e., s. 18; Mehmet ÖNDER, Atatürk’ün Yurt Gezileri, Ankara 1975, s.336.
32 E. B. ŞAPOLYO, a.g.e., s.228; C. BAYAR, a.g.e., s.2603
33 M. Fahrettin KIRZIOĞLU, Bütünüyle Erzurum Kongresi, Cilt II, Ankara 1993, s.162-163; Ayrıca bkz: Cumhurbaşkanlığı, Atatürk Arşivi, D. No: 335/4-1, F.13
34 Zeki SARIHAN, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Cilt:I, s.335; H. ASARKAYA, a.g.e., s.18-19
35 Nutuk, Cilt:I, s. 54-55
36 Erkânı Harp Miralayı.İstanbul hükümetinin Harput valisi.
37 Nutuk, Cilt: I, s.52-53
38 Aynı eser, s.57.
39 M. K. Paşa, karşılamaya gelen heyetin kendisini biraz oyalamak niyetinde olduğunu anlayınca kuşkulanmış ve derhal hareket emri vermiştir. Ancak, şehre vardıklarında bu kuşkunun yersiz olduğu anlaşılmıştır
40 Hüseyin, ORBAY (1881-1967). Osmanlı Meclisi ve Sivas Kongresi Heyeti Temsiliyesi’nde görev aldı. Nafia (Bayındırılık) Vekili, İcra Vekilleri Heyeti Reisi, Deniz Albayı, Büyükelçi
41 Bekir Sami KUNDUH (1867-1933), Eski vali. Sivas Kongresi, T.B.M.M. Birinci Dönem ve sonrası üyesi. Hariciye Vekili
42 Hulusi, KEZRAK (1864-1939). Nazır, Sadrazam,Bahriye Nazırı olarak ünlüdür.
43 Erzurum Kongresi’nde Tokat’ı Mehmet Rıfat Arkun temsil etmiştir.
44 Nutuk, Cilt:I, s.91
45 Metni için bkz: Mithat Sertoğlu, “Erzurum Kongresi’nin Bilinmeyen İki Belgesi”, B.T.T.D., İstanbul l968(13), s.5-9; Ayrıca bkz: M. F. KIRZIOĞLU, a.g.e., Cilt: II s.243; Nutuk, Cilt:I, s.88-89; Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul l953, s.120-122.
46 Bunlar Kara Vasıf Bey (Gaziantep delegesi, emekli Kurmay albay), Mazhar Müfit Bey (Hakkari delegesi), Ömer Mümtaz Bey (Eski Ankara Mebusu), Hüsrev Sami Bey (Eski Kırşehir delegesi, askerlikten müstafi), Hakkı Behiç Bey (Denizli delegesi), Ratipzade Mustafa Bey (Niğde delegesi)
47 Nutuk, Cilt:I, s.65.
48 Aynı eser, s.185; Ayrıca bkz. Nutuk, Cilt:III,s.1336-1339, Belge no: 77,78,79.
49 ATASE, a.g.e., s.320,28, Belge no:84 ve 87
50 Nutuk, Cilt:I, s.230-231; General Harbord’ın bölgedeki faaliyetleri için bkz. Seçil AKGÜN, General Harbord’ın Anadolu Gezisi ve Raporu, İstanbul 1981.
51 Bkz. Nutuk, Cilt:III, s.1500, Belge:127
52 Aynı eser, s.1593, Belge no:157
53 T.İ.T.E. Arşivi, K.31, G.66, B.No: 66; Ayrıca bkz.Ek:2.
54 Son dönem Osmanlı Meclisi’nde Amasya Milletvekili olan Bekir Sami Bey, İstanbul’un işgalinden sonra Anadolu’ya geçerek Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer almış, Erzurum Kongresi’nce Heyet-i Temsiliye üyeliğine seçilmiş ve bu sıfatla Sivas Kongresi’nde görev almıştır. Birinci dönem Amasya, ikinci dönem Tokat Milletvekili olarak görev yapmıştır. Bekir Sami Bey, Dışişleri Bakanı olarak ta görev almış; Sovyet Rusya ile dostluk ilişkilerinin kurulması için Moskova’ya gitmiştir. Bağımsız hareket ettiği için Hükümet’le ilişkileri bozulmuş ve kabineden ayrılmak zorunda kalmıştır. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasına katılmış ve bu partinin kapanması üzerine siyasetten çekilmiştir.
55 (1892-1959) II. Dönem ve sonrası T.B.M.M. üyesi, büyükelçi ve yazar
56 Z. SARIHAN, a.g.e., Cilt:II, s. 176.
57 Nutuk, Cilt:III, s.1577-1579, Belge no:156.
58 Kazım KARABEKİR, Yakın Tarihimiz, Cilt:I, s.339.
59 H. ASARKAYA,a.g.e., s.33; U. KOCATÜRK, a.g.e.,179.
60 Z. SARIHAN,a.g.e., Cilt:II, s.178
61 Nutuk, Cilt:I, s.325
62 Nutuk, Cilt:II, s.327-329; Tasvir-i Efkar, 22 Ekim l919; Mazhar Müfit KANSU, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, Cilt:II, s.419
63 Nutuk, Cilt:III, s.1595-1598, Belge No:158,159; Mithat SERTOĞLUI, “Amasya Protokolü’nün Tam ve Gerçek Metni”, B.T.T.D., Sayı:14, (İst.1968), s.28-32
64 İstanbul Hükümeti, bu son maddeyi anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kabul etmemekle beraber, Temsil Heyeti’ni ve ulusal iradeyi, Amasya Genelgesi’nin yayınladığı tarihten üç ay sonra resmen kabul etmiş oldu. Böylece, askeri olduğu kadar siyasi deha sahibi olduğunu da ortaya koyan Mustafa Kemal Paşa, bütün ülkeye ve dünyaya gücünü gösteriyordu. (Ergun AYBARS, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, İzmir 1984, s.186.)
65 Mithat SERTOĞLU, “Mustafa Kemal, Meclis’in Toplanması Hakkında İstanbul Hükümeti’ni Uyarıyor”, B.T.T.D., Sayı:14, s.3.34-35).
66 Nutuk, Cilt:I, s.355
67 H. ASRARKAYA, a.g.e., s.33; Z. SARIHAN, a.g.e., s.195.
68 M. ÖNDER, a.g.e., s.335.
69 Ayrıca, oturdukları mahallede atalarından kalma bir hamamı işlettikleri için ‘Hamâmcızâde’, sert ve asık suratlı olduğu için de ‘Kabadayı’ takma isimlerle anılırdı. Bkz:F.KIRZIOĞLU, “Erzurum Kongresi Beyannamesi’ni İmzalayan 45 Mümessil”, Kültür ve Sanat, (Ocak 1977), sayı:5, s.152-153.
70 Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında Tokat’a yaptığı gezilerde Rıfat BEY’in evinde kaldığına tanıklık edenlerden biri de Mustafa Vasfi Bey’in kızı Nefise Hanımefendidir. Nefise Hanım, 1980 yılında Sn.Uğur Şahin ile aralarında geçen bir söyleşide (Sn. Kemal Türker’de bulunan ses kaseti) bu bilgileri doğrular açıklamalarda bulunmaktadır. Bkz. Tokat Kültür ve Araştırma Dergisi, Sayı:13, s.6.
71 Yeğeni Halis ASARKAYA’NIN 13 Mayıs 1966 tarihinde Erzurum Valiliğine gönderdiği yazı; Bkz.Fahrettin KIRZIOĞLU, Bütünüyle Erzurum Kongresi, Cilt: III, s. 222; Ayrıca bkz.Türkiye Büyük Millet Meclisi, 406 nolu sicil.
72 F. KIRZIOĞLU, a.g.e., s.14
73 Kongre tutanakları için bkz. F. KIRZIOĞLU, a.g.e., Cilt: II. S.3-256.
74 Bkz. F. KIRZIOĞLU, a.g.e., s.32,76, 78,137
75 Bu isimler: Mustafa Kemal (Erzurum), Mehmet Necati (Rize), İzzet (Trabzon), Mehmet Rıfat (Tokat), Hasan Hilmi (Ordu), Süleyman Necati (Karaköse), Yusuf Ziya (Sivas), Mehmet Tevfik (Bayburt), Mehmet Cevad (Hasankale), Hüseyin Avni (Bayazıd), Kazım (Tortum), İbrahim Süreyya (Amasya), Ahmet Hilmi (Erzincan), Mustafa (Mesudiye). Bkz. Aynı eser, Cilt: II, s.250.
76 Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, XXV. Cilt, s.153
77 Rıfat Bey’in halen İstanbul’da yaşayan bir oğlunun bulunduğu ve bir süre önce Tokat’a gelerek baba evini aradığı ancak bir sonuç alamadığını Sn. Taceddin Günaydın ifade etmektedir.
78 Rıfat Bey, Meclis’te kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu’nun dışında bırakılan ve İkinci Gruba katılanlar arasında yer aldığı için İkinci Dönem’de milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girememiş ve siyaseti bırakmıştır. (Ahmet Demirel, Birinci Meclis’te Muhalefet, İkinci Baskı İstanbul: İletişim Yay., 1995, s.127)
79 Mustafa Kemal ATATÜRK, Nutuk, Cilt:I, s.21
80 Tokat mebusu ve karargah subayı Mustafa Vasfi Süsoy’un evinde geceleyen Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım arasında ciddi bir tartışmanın yaşandığına Şevket Süreyya AYDEMİR Tek Adam isimli kitabında yer vermektedir. AYDEMİR, Mustafa Vasfi Bey’den aldığı bilgileri şu şekilde aktarmaktadır: “... Bizim de yemek yediğimiz odaya kurulan sofrada davetliler oturmuştur. Yemek yerler. Biraz da sohbet edilir. Saat henüz erkendir. Ama Latife Hanım artık sofradan kalkılması için tutturur. Mustafa Kemal’in sıhhat ve istirahatini düşündüğünü anlatmak için direnir. Paşa, onu biraz oyalar. Ama az sonra istek daha ısrarlı tekrarlanır. Halbuki Mustafa Kemal Paşa, asıl gece yaşar. Hem Tokatlılarla konuşacaktır. Hulasa hem Gazi, hem misafirler sıkılırlar. Gazi yine idare etmek ister. Ama eşi hiddetle yerinden kalkar, yukarı kata fırlar. Gazi üzgündür. Hatta biraz mahçuptur. Fakat biraz ferahlamış görünür. Lakin olaylar bitmez. Bir süre sonra yukarıdaki yatak odasının tahta döşemelerini döven hiddetli ökçe sesleri duyulur. Misafirler çekilmek isterler. Gazi kararsızdır. Ne yapacağını şaşırır. Ama sonunda kendini toplar: Kalkmayacak, eşinin yanına gitmeyecektir. Belki başka yerlerde de söylediği o meşhur sözünü, o gece oradakilere tekrarlar: —Hayatımda yaptığım hatalardan biri evlenmektir. Ben...”(Bkz. Cilt:III, s.483-484); İsmet BOZDAĞ, Atatürk ve Eşi Latife Hanım isimli kitabında bu bu olayı doğrular nitelikte bilgiler vermektedir. (Bkz.s.252-253). Ancak, Mustafa Vasfi SÜSOY’un kızı Nefise Hanım, Kemal TÜRKER ile yaptığı bir söyleşide böyle bir tartışmanın yaşanmadığından söz etmektedir.(Tokat Kültür ve Araştırma Dergisi, Sayı:13, s.10)
81 Bu konuşmanın metni için bkz: Hakimiyet-i Milliye, 26 Eylül 1924, No:1631, sayfa:1
82 Utkan KOCATÜRK, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Ankara:Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, 1999, s.359
83 Bkz.Mehmet ÖNDER, Atatürk’ün Yurt Gezileri, Ankara: Türkiye İş Bankası Yay., 1975, s.337.
84 Bazı tanıkların ifadelerine göre bu karşılama şehre bir saat mesafede yapılmıştır.
85 Nuri ONAT, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in Paşa’nın Sonbahar Gezileri, İstanbul 1984, s.116
86 Hakimiyeti Milliye, 26 Eylül 1924, No:1231.
87 Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Anadolu’ya geçen Mustafa Vasfi Bey hakkında çalışmamızın sonunda ayrıca yer verilecektir
88 Mehmet ÖNDER, Atatürk’ün Yurt Gezileri, s.337.
89 Cumhuriyet, 26 Eylül 1924, No:140.
90 Cumhuriyet, 27 Eylül l924, No:141.
91 Abdullah İlgazi, “Atatürk’ün Bilinmeyen Bir Mektubu”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı: 49, s. 82-83 ve EK:1; Ayrıca bkz: Cumhuriyet Arşivi, Başbakanlık Özel Kalem Evrakı, K. No: 40, D. No: 237, B. No: 17(1)
92 Abdullah İlgazi, a.g.m., s.84 ve Ek: 2.
93 Hakimiyeti Milliye, 28 Eylül 1924, No:1232; Akşam, 28 Eylül 1924, No:2140.
94 Türkiye Cumhuriyeti’nin mimarı ve önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu devrimin amacını şöyle dile getirmektedir: “... yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir.Türk harflerini her yurttaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu yurtseverlik ve ulusseverlik ödevi biliniz. Bu ödevi yaparken düşününüz ki bir ulusun, bir sosyal topluluğun yüzde onu yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmezse bu ayıptır. Burada insan olarak utanmak gerek. Bu ulus, utanmak için yaratılmış bir millet değildir. Övünmek için yaratılmış, tarihi övünçlerle dolu bir ulustur. Ama ulusun yüzde sekseni okuma yazma bilmiyorsa bu yanlış bizde değildir. Türkün karakterini anlamayarak kafasını bir takım zincirlerle saranlarındır. Artık geçmişin yanlışlarını kökünden temizlemek zorundayız. “(Bkz. Emin ÖZDEMİR, “Yazı Devriminin Getirdikleri”, Türk Dili, 326(1978), s.541.)
95 Hakimiyet-i Milliye, 26 Eylül 1928, No:2592.
96 Hakimiyet-i Milliye, 19 Eylül 1928, Sayı:2585.
97 Halis Turgut (ASARKAYA) CİNLİOĞLU, Kurtuluş Savaşı günlerinde genç yaşına rağmen, Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti Tokat Şubesi’nin yazışmalarını bir süre yürütmüş ve bir çok önemli olaya tanık olmuştur.
98 Hakimiyet-i Milliye, 19 Eylül 1928, No: 2585.
99 Ahmet Hamdi BAŞER, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokratik Parti’de görev almış Türk siyasal hayatının ilginç simalarından biri olmuştur. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Milli Ticaret Birliği, İstanbul Liman İnhisarı, İstanbul Yayın İstihlâk Kooperatifi ve İstanbul Tüccar Derneği’nin kuruculuğunu yapmıştır. Atatürk’ün yanında katıldığı gezi sırasında üllke sorunları karşısında oluşan görüşleri daha sonraki yaşamlarında belirleyici olmuştur.
100 Ahmet Hamdi BAŞER, Atatürk’le Üç Ay ve 1930’dan Sonra Türkiye, İkinci Baskı, Ankara 1981, s.21.
101 Hakimiyet-i Milliye, 23 Kasım 1930, No:3363.
102 Akşam, 23 Kasım 1930, No:4353.
103 AŞIROĞLU, Ömer:
104 Bkz. Cumhuriyet, 22 Kasım l930, No:2350; Akşam, 23 Kasım 1930, No:4353.
105 Cumhuriyet, 23 Kasım 1930, No:2351.
106 Hakimiyet-i Milliye, 23 Kasım l930. No:3363; Vakit, 23 Kasım 1930, No:4625.
107 Cumhuriyet Arşivi, CHP Evrakı, K.No:.34, B.No:142.1(39).
108 Tekel idaresi
109 Aynı arşiv, 490.01.34.145(39).
110 Aynı arşiv, 490.01.34.145(39-40).
111 Aynı arşiv, 490. 01. 34.145.1(40).
112 SÜSOY, Mustafa Vasfi.
113 Bkz. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 404 nolu sicil.
114 Fethi TEVETOĞLU, Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar, Ankara 1971, s.249; Fahri ÇOKER, Türk Parlamento Tarihi, Milli Mücadele ve TBMM I.Dönem, Cilt: III, Ankara 1995, s. 915.
115 Fahri ÇÖKER, a.g.e., s.916; TBMM Arşivi 404 Numaralı Tercümeihal Kağıdı.
116 Halis ASARKAYA (CİNLİOĞLU), Ulusal Savaşta Tokat, Tokat 1936, s.42.
117 Sacit İBRAHİMOĞLU, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara 1968, s.52; F.TEVETOĞLU, a.g.e., s.249.
118 İrşad, Orman, Madenler, Milli Savunma ve Dilekçe Komisyonlarında çalışmış ve Birinci Dönem içerisinde 6’sı gizli oturumlarda olmak üzere 22 konuşma yapmış ve bir kanun tasarısı hazırlamıştır.
119 TBMM Gizli Celse Zabıtları, Cilt:I, Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları, 1985, s.364-366
120 Hakimiyet-i Milliye, 12 Ekim1934, No: 4749, s.1-2
121 Yüceltilmiş, saygı gösterilmiş, yüce, ulu
122 yaş haddi
123 Fethi TEVETOĞLU, a.g.e., s.249.
Doç. Dr. Abdullah İlgazi
* Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
Kaynak: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 52, Cilt: XVIII, Mart 2002