Yaşasın Mustafa Kemal!
Character Size
Yaşasın Mustafa Kemal!
22 MART 1923 YILI KONYA:
22 Mart 1923’te Konya’da verdikleri demeci, ayrılacakları gece, basına verilmek üzere tekrar okutturuyorlar.
Muhtar Bey (Şakacı bir adam olan İngiliz Muhtar) kadehini kaldırıyor:
-Yaşasın Başkomutan!
- Niye Mustafa Kemal demiyorsun da Başkomutan diyorsun?
Muhtar Bey üstü kapalı bir davranışla:
- Hele, diyor ne olur olmaz, daha uzun süre şu Başkomutanlık üzerinizde kalsın!
Şakalaşıp duran Gazi kartallaşıveriyor:
-Vay sen beni Başkomutanlıktan mı kuvvet alır zannediyorsun? (Sesini tabileştirerek) Dinle bak öyle ise, sana bir hatıra anlatayım: Hani ben Erzurum’da ordu müfettişliği nişanlarını yakamdan atarak, “ferdi millet” kalmıştım ya? O zamana kadar emirlerimi dinleyen komutan (ismini söyleyecekti, söylemedi) ondan sonra verdiğim emirleri dinlememeye başlamasın mı?
Makamına gittim:
Paşa paşa dedim, size o emirleri bu yakadaki yıldızlar vermiyor, Mustafa Kemal veriyordu, o yine karşınızdadır, yazınız!
Yazdı, emir gideceği yere gitti. Fakat çıktıktan sonra aklıma gelmişti. Ya komutan düğmeye basıp da “Posta, bunu dışarı çıkarınız!” deseydi. Sesi yine heybetleşerek:
-Fakat diyemezdi, muhtar, karşısında Mustafa Kemal var, diyemezdi!
Muhtar Bey kadehini kaldırarak yürekten bağırıyor:
-Yaşasın Mustafa Kemal!
İsmail Hakkı Sevük
Kaynak: Atatürk’ten Anılar, Kemal Arıburnu. Sayfa No:251, İnkılap Kitapevi 1998. ISBN: 975-10-1392-5. (İsmail Hakkı Sevük, Atatürk için, 1939, Sayfa:39-40)
BAŞKOMUTANLIK KANUNU
Meclisteki hava hala yumuşamamıştı. Mustafa Kemal çekilişin bir strateji olduğunu, bu sebeple düşmanın yıpranacağını ve Türk Ordusu'nun zaman kazanacağını açıklamasına rağmen 4 Ağustos'ta Meclis'te sert eleştiriler yine sürdü. Bir milletvekili, Mustafa Kemal'in ordunun başına geçmesini istedi. İlk kez lehte ve aleyhte olanlar Mustafa Kemal'in ordunun başına geçmesi konusunda birleşiyorlardı. Fakat ayrı düşünce ve hesaplarla Mustafa Kemal'e karşı olanlar, ordunun bozulduğunu, bu durumu Mustafa Kemal'in düzeltemeyeceğini ve bu sayede O'nu tasfiye edebileceklerini düşünüyorlardı. Enver Paşa'yı getirip Mustafa Kemal'in yerine geçirmek için çalışanlar bu fırsattan özellikle yararlanmak istiyorlardı. Meclis içindeki ve Trabzon'daki İttihatçılar bu iş için uzun zamandır çalışıyorlardı. Meclis'in çoğunluğu yani Mustafa Kemal yanlısı olanlar, Yunan Ordusu'nu ancak Mustafa Kemal'in durdurabileceğine inanıyor ve Başkomutan olmasını istiyorlardı. Fakat Başkomutan olmasını sakıncalı görenler de vardı. Bunlar başarısızlık halinde Mustafa Kemal'in sorumlu tutulacağından endişe ediyorlardı. Meclis'in çoğunluğunun gösterdiği yakınlığa teşekkür eden M. Kemal başkanlığa bir önerge verdi.
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na;
Meclis sayın üyelerinin genel olarak beliren istek ve dilekleri üzerine Başkomutanlığı kabul ediyorum. Bu görevi, kendi üzerime almaktan doğacak yararların çarçabuk elde edilebilmesi ordunun maddi ve manevi gücünün en kısa zamanda arttırılıp pekiştirilmesi ve yönetimin bir kat daha sağlamlaştırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sahip olduğu yetkilerini fiilen kullanmak koşuluyla üzerime alıyorum. Yaşadığım sürece ulusal egemenliğin en gerçek bir hadimi olduğumu, ulusa bir kez daha göstermek için, bu yetkinin üç ay gibi kısa bir süre ile sınırlandırılmasını dilerim.
4 Ağustos 1921
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal
Mustafa Kemal'in, Meclis yetkilerini isteyerek (yasama, yürütme, yargı) başkomutan olmayı kabul edeceğini bildirmesi üzerine karşıtlar hemen harekete geçtiler. Başkomutanlığın Meclisi'nin özüne ait olduğunu, bu sebeple Başkomutan Vekili denmesini istediler. Ayrıca Meclis'in yetkilerinin bir kişi tarafından kullanılmasının söz konusu olmayacağını ileri sürdüler. Fakat Mustafa Kemal'in direnmesi üzerine Meclis, 5 Ağustos 1921 tarihinde Meclis'in sahip olduğu yetkileri şahsında toplamak ve Meclis adına yürütmek üzere Mustafa Kemal Paşa'ya üç ay süreyle Başkomutanlık yetkisini veren kanunu kabul etti. İstiklal Mahkemeleri de doğrudan Mustafa Kemal Paşa'ya bağlandılar. Yeni mahkeme kurma yetkisi artık Başkomutan'a aitti.
Kaynak: Ergün AYBARS, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 1, Ege Ünv. Basımevi, 1986, Sayfa: 285-286