Atatürk’ün Eşitlik Anlayışı
Character Size
Atatürk’ün Eşitlik Anlayışı
Atatürk’ün Eşitlik Anlayışı
Çağdaş insan, görevlerini en verimli biçimde yürüten, mal ve hizmet üretmeyi insanlık onurunun gereği olarak gören, insanları konumlarına göre değil hizmetlerine göre değerlendirebilen insandır. Atatürk yaşamı boyunca insanları bu esasa göre değerlendirmiş, görevini sorumluluk bilinciyle yürüten insanları hem takdir etmiş, hem de onlara saygı duymuştur. Atatürk, devlet hizmetinde çalışanların görevleri süresince sevecen, adil olmalarını, keyfi ve zorbalık türü davranışlardan kaçınmalarını istemiştir. İstemekle kalmamış her türlü keyfi uygulamanın karşısında olmuş, özellikle de yöneticileri, hak ve adaletten ayrılmamaları, kendilerine özel muamele gösterilmesini beklememeleri yönünde uyarmıştır.
Atatürk’ün zaman zaman protokolden sıkılıp, kaldığı mekândan habersiz ayrıldığı anlar olmuştur. Buna örneklerden biri Dolmabahçe Sarayı’ndan kimseye görünmeden ayrılışıdır. Bu ayrılışı Atatürk şöyle anlatır:
-“Kalın kaputumu giydim. Hiç kimseye görünmeden büyük kapıdan serbestçe çıktım. Beni görenler selam verdiler. Hepsi o kadar. Oradan tramvaya bindim. Doğruca Sultanahmet’e, oradan da Topkapı Sarayı’na gittim. Kapıcı karşıladı. Müzenin açılmadığını söyledi. ‘Atatürk olduğumu müzeyi gezmek istediğimi’ bildirdim. ‘Kim olursa olsun müze açılmadan içeri girilemez’ cevabını bekçiden aldım. Saat 9.00’a kadar bekledim. Müdür geldi ve derhal beni içeri aldı. Müzeyi elimi kolumu sallayarak gezdim. Oradan bir taksi çağırdım. Yine aynı rahatlıkla Şişli Çocuk Hastanesine gidip, Sabiha Gökçen’i ziyaret ettim.”1
Hüseyin Arı2, O günü onun anılarından tamamlayalım:
-“Topkapı Sarayı Müdürü Saraya telefon ederek, Atatürk’ün müzede olduğunu söylemiş, fakat o Saray’a telefon ederken Atatürk müzeyi terk ettiğinden nereye gittiğini anlamamış. Bu şekilde haberdar olan Saray görevlileri otomobillerle Atatürk’ü aramaya çıkmışlar. Bir kısmı Topkapı Sarayı’na giderken bir kısmı da Şişli Çocuk Hastanesi’ne Sabiha Gökçen’in yanına gitmişler. Bu arada, çağrılan bir dalgıç ekibi, her ihtimale karşın denizi aramış.
Şişli Çocuk Hastanesi’ne gidenler kapıda bir araba görüp içinde şoföre kimi getirdiğini sormuşlar. O da ismini bilmediği birini getirdiğini, ancak beklemesini istediğini söylemiş. Bir de Gökçen’in odasına çıkmışlar ki, ne görsünler Atatürk, Gökçen’in başucunda ayakta duruyor…
Atatürk, yaverlerini karşısında görünce, kendilerine şöyle çıkışmış:
-‘Demek ki, Allah beni koruyor, isteseydim Ankara’ya bile gidebilirdim.’”3
1 O günlerde Sabiha Gökçen bir ameliyat geçirmişti.
2 Hüseyin Arı, 36 yıl Cumhurbaşkanlarına hizmet eden bir kişidir.
3 Sait Arif Terzioğlu, İnsancıl Atatürk, İstanbul, 1964, s. 41-43.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009