Anadolu’ya Geçiş 3
Character Size
Anadolu’ya Geçiş 3
Anadolu’ya Geçiş 3
Mustafa Kemal Paşa, Ekim 1919 tarihinde Sivas’ta Temsilciler Kurulu Karargâhı’nda, Samsun’a gidişini Kılıç Ali1’ye şöyle anlatmıştır:
-“Ben düşündüğüm programımı Şişli’deki evimin bir köşesinde oturarak ve bir takım önemsiz kişilerle görüşerek uygulamaya inanmadığım içindir ki doğrudan doğruya milletle temasa geçmek istedim. İçindeki cevheri çok iyi bildiğim ve çok sevdiğim milletimizle birlikte hareket etmeyi çok daha faydalı, hatta çok lüzumlu gördüm. Senelerden beri ızdırap içinde bulunan Anadolu’nun varlığına karışmak elbette ki daha akıllıca bir düşünceydi. Bundan dolayı 3. Ordu Müfettişliği’ne tayinimi çıkarttım ve deniz işletmesinin küçük bir vapuruna binerek karargâhımla birlikte alelacele yola çıktım. Bazı dostlarım bana İngilizlerin yolda gemiyi batırması ihtimali olduğunu söyledikleri halde kulak asmadım, kıymet vermedim.
Hareket ettiğimiz gece, Karadeniz’de büyük bir fırtınaya yakalandık. Korkunç bir fırtına! Küçük vapur bazen direncini kaybediyor, sulara dalıp gidecek gibi görülüyordu. Bir aralık kaptan köprüsüne çıktım. Kaptana ‘Nasıl bir rota takip ediyorsunuz’ diye sordum. Kaptan bana:
-‘Muntazam bir rota takip etmek imkânı yok. Allaha sığındık, gidiyoruz’ deyince:
-‘Niçin böyle gidiyoruz diye sordum.’ Kaptan:
-‘Paşam, hareket için iki gün evvel emir verdiler. Gemiyi gözden geçirdim. Birçok noksanları vardır. Kalkamam dedim. Fakat kimseye dinletemedim. Pusulası yok, paraketesi bozuk, bu vaziyette rota söz konusu olabilir mi? Cevabını verdi.’
Paşa bize bunları anlattıktan sonra şunları ilave etti:
-‘Bizi böyle bir gemi ile yola çıkarmak bir cinayetti ve amaç bir ölüme göndermekti. İstanbul’daki temaslarımdan, gizli çalışmalarımdan ürken, endişeye düşen Ferit Paşa hiç şüphesiz ki bu cinayeti bilerek seçmiştir.’
Gerçekten Paşa bu görüşünde yerden göğe kadar haklıydı. Nitekim Samsun’a ayak basar basmaz kendisine verilen telgrafta; ‘Tekrar İstanbul’a bir an evvel geri dönmesi isteniyordu.’ Belkide geminin rota takip etmeyişi, pusulasız oluşu isabetli olmuştu. Çünkü geminin ya yedeğe alınıp getirilmesi veya batırılması için görevlendirilen bir İngiliz torpidosu sırf geminin düzgün bir rota takip etmemesi yüzünden gemiyle karşılaşamamış ve izini kaybederek görevini yapamamıştı.
Paşa İstanbul’dan Anadolu’ya geçişini bize anlatırken gözleri parlayarak bütün heybetiyle memleket için tek kurtuluş yolunun milli birliğin korunması olduğunu ve içinde yaşanılan felaketlere bu birlikte direnerek, milletin ancak bu sayede kurtulabileceğini, milletle beraber mutlaka bu amaca ulaşacağı görüşünü belirtiyordu.”2
1 Kılıç Ali, (1889–1971), Kurtuluş Savaşı’nda Maraş-Antep çevresinde Kuvayi Milliye Komutanı, Milletvekili, İstiklal Mahkemesi’nde Başkanlık görevinde de bulunmuştur.
2 Muzaffer Erendil, İlginç Olaylar ve Anektodlarla Atatürk, Ankara 1988, s. 9–10.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009