İzmir'de Gazetecilerle Röportaj, 30.01.1923
Character Size
İzmir'de Gazetecilerle Röportaj, 30 Ocak 1923
İzmir'de Gazetecilerle Röportaj, 30 Ocak 1923
Anadolu, Ahenk, Sedayihak, Şark ve Yeni Turan gazeteleri başyazarlarını kabulleri sırasında söylemiştir.
İtilâf Devletleri’nin henüz Türkiye’nin ve Türk halkının varlığının ve gelişiminin kesinlikle mecbur kaldığı şartları kabul edici ve onaylayıcı bir anlayışa gelmedikleri anlaşılıyor. Bütün medenî milletler ve memleketler için hiçbir zaman söz konusu edilemeyecek olan birtakım istiklâli bozan istekleri Türkiye için uygun görmekte olan İtilâf devletlerinin gösterdiği inat ve ısrar, bütün dünyanın hayret ve şaşkınlık ile karşılayabileceği bir mahiyettedir. Türkiye çıkarlarına zarar vermek için hareket eden Fransız ve İtalyan delegeler heyeti ile İngiliz delegeler heyeti âdeta yarışıyor gibidir. Türkiye tam bağımsızlığını sağlayacak bir barış ister: Bu tamamlanmış görülmedikçe medenî dünyanın insani duygusuna ve memleket ve milletimizin kuvvet ve kudretine dayanarak insanca yaşayabilmek için muhtaç olduğumuz hayat ve istiklâl gereklerini sağlayıncaya kadar, başladığımız işte devam olunacaktır. Milletin ciddi kararı budur. Milletimizin bu kararını mutlaka uygulamak için her türlü tedbir zaten güvenle alınmış bulunuyor.
Ondan sonra halk ile temaslarından oluşan izlenimlere ve Halk Fırkasına değinerek buyurmuşlardır ki:
Seyahat ettiğim yerlerde halkın çok içten ve kalpten gösterilerine şahit oldum. Bundan son derece duyguluyum. Birkaç gün kalmak fırsatına sahip olduğum yerlerde doğrudan doğruya halk ile dertleşmelerde bulundum. Ve tamamen anladım ki, halkımız çok uyanık ve gözü açık bir haldedir. Bir devlet tam bağımsızlığına ve bir millet kayıtsız şartsız hâkimiyetine sahip bulunmadıkça o devlet ve millet için hayat, refah ve şeref olamayacağını anlayan ve değer veren milletimiz, bu gerekli şeyleri sağlamadıkça yaşamak mümkün olamayacağına inanmıştır. Milletimizin bütün gerçekleri anlamakta gösterdiği kemâl ve kabiliyet övünmeye değerdir. Artık bu milleti esir ve bu memleketi sömürge veya malikane yapmak hevesinde bulunanların ne büyük aldanışta oldukları anlaşılır. Memleketin gerçek istekleri ve ihtiyaçlarına tamamen uyan bir barış yapmak imkânı var olduktan sonra, geçmişin kayıplarını az zamanda hızla ve güvenle gidermek zorundayız. Özellikle iktisat ve irfan işinde çok büyük kararlılık ve gayret gerekir. Bu çalışmayı temel ilkelere dayandırmak ve doğru yönlerde ard arda gidici kılabilmek için bütün milletin çalışma ve gayretini, düzenli ve verimli kılmak amacıyla barıştan sonra Halk Fırkası adı altında bir siyasi kuruluşa gerek olduğu inancındayım. Bence bizim milletimizin, birbirinden çok farklı yararlar izleyecek ve böylece birbiriyle uğraşacak çeşitli sınıfları yoktur. Varolan sınıflar birbirinin tamamlayıcısıdır. Bundan dolayı Halk Fırkası bütün sınıfların hukukunu ve gelişme ve mutluluk gereklerini sağlamaya uğraşabilir. İzmir’de halk ile genel bir sohbet yapmaya fırsat bulursam bu noktada daha fazla açıklamalar veririm.
Bir yazarın milli hâkimiyetin kısıtlanabilir olup olmadığı hakkındaki sorusuna cevap olarak da, Sayın Paşa hâkimiyetimizin kısıtlanabilir olmadığını söyledikten sonra demişlerdir ki:
Anayasamız temelde buna kefildir. O kanun ki, gelişi güzel şunun ve bunun koyduğu bir kanun, bir yazı olmayıp yazılmadan önce bir milletin işleri ve hareketleriyle ve bunların sonuçlarıyla ifade ve tespit olunduktan sonra üç buçuk seneyi geçen bir zamandan beri başarıyla uygulanmakta olan bir kanundur. Bu kanunun esas maddelerine aykırı olan herhangi bir makama hak ve yetki verilemez. Anayasanın birinci maddesi gereğince hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Milletimiz için hiçbir noktasının her ne şekil ve anlamda olursa olsun değiştirilmesine izin verilmek imkânı yoktur. Bu temel ilke milletçe Kur’an bilgileri derecesinde önemlidir. Çünkü Kur’an bilgileri bile bunu doğrular.
Bunun ardından yazar, Sayın Paşadan yeni seçimlerin ne zaman yapılacağını sormuş ve paşa şu cevabı vermişlerdir:
Barış yapmaya İtilâf Devletleri engel olmazlarsa barış şartları Meclisçe onaylandıktan sonra üstlendiği ve büyük şeref ve başarıyla yapmakta bulunduğu tarihî görevlerini tamamlamış olacaktır. Böylece millî amacın kazanılmasına kadar Meclisin toplanmış bulunmasını gerektiren geçici kanun maddesinin gereği yapılacaktır.
Kaynak: İzmir Yollarında, sayfa: 67-70