Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin 10. Yıl törenlerinde, 10. Yıl Nutkunu okurken. (29.10.1933)
Photographer: Etem Tem |
Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin 10. Yıl törenlerinde, 10. Yıl Nutkunu okurken. (29 Ekim 1933)
1933 yılı Ekim ortalarında:
- "Onuncu yıldönümünde ne söyleyeceğiz? Düşünüp bir şeyler hazırlayalım" biçiminde bir emir vermişlerdi.
Çok defa emirlerinin sınırı genişti. Yani bunu alan, çalışma ve yeteneğine göre onu, emirleri sırından çıkmadan değişik ölçüde yapabilirdi ve o işteki en büyük verimini vermesi mümkün olurdu. Örneğin yukarıdaki emre göre baştan aşağı bir söylev taslağı hazırlanacağı gibi, söz konusu edilebilecek notların saptanması ve yahut onların düşünülmesiyle de yetinilebilirdi. Fakat herhalde Atatürk, en aşağı karşısındakine: " Bundan böyle zihnin özellikle bununla meşğul olsun!" demiş bulunuyordu.
Bu emri alışımın ikinci günü, alışmış olduğum gibi, yaverlikten Atatürk'ün uyandığı haberi verilince odasına gitmişim. Beni görünce:
- "Bu gece çalıştım ve nutku yazdım" dedi.
Bazen pek geç de olsa konuklarını uğurladıktan sonra oturup çalışırdı. Ondan sonra gerek kendi düşünceleri, gerek kendi mütalaaları üzerine nutuk bazı değişiklikler görmüştür. Okuyucularımın ilgisini dört satır üzerine çekmek isterim.
- "Bu söylediklerim gerçek olduğu gün senden ve bütün uygar insanlıktan dileğim şudur:
Beni hatırlayınız!"
Bu sözler bana çok hazin gelmişti, adeta bir ayrılış duygusu veriyordu. Bütün milletin o güne onunla beraber erişmeyi dilediğini ve düşündüğünü söyleyip bu cümlenin kaldırılmasını rica ettim. Cümlenin sonuna görülen işareti koydu, sonra taslağı gören hemen herkes aynı şeyi tekrarlayınca cümleyi çizdi. (Aşağıda orjinal metinde sayfa 5/1'e bakınız)
Hikmet Bayur, Prof.
Kaynak: Ulus Gazetesi, Hikmet Bayur, Prof., 10.11.1939
Cumhuriyetin onuncu yıldönümü nedeniyle 29 Ekim 1933 günü Atatürk’ün Türk milletine hitaben yaptığı ünlü konuşmanın müsveddesi çeşitli gazete, dergi ve kitaplarda yayımlanmıştır. Atatürk tarafından Cevat Abbas Gürer'e kurşun kalemle yazdırılan bu metin, daha sonra daktilo edilmiş, ve son şeklini almıştır. Cevat Abbas Gürer'in yazdığı ilk metin aşağıda verilmiştir.
Daktilo edildikten sonra, Atatürk tarafından üzerinde -mürekkepli kalemle- bazı düzeltme ve ilâveler yapılarak son şeklini almış olan metin aşağıda aynen verilmiştir. 29 Ekim 1933 günü Atatürk, konuşmasını -elinde tuttuğu- dört sayfalık bu metin üzerinden yapmıştır.
Türk Milleti !
Kurtuluş savaşına başladığımızın, 15 inci yılındayız. Bugün, Cumhuriyetimizin, 10 uncu yılını doldurduğu, en büyük bayramdır.
Kutlu olsun!
Bu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın, en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda, çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat, yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.
Bunun için, bizce, zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız, daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da, muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.
Çünkü, Türk milletinin, karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.
Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin, tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek, millî ülkümüzdür.
Türk milletine çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk Milleti!
15 yıldanberi, giriştiğimiz işlerde, muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin.Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde, milletimin, hakkımdaki itimadını sarsacak, bir isabetsizliğe uğramadım.
Bugün, aynı inan ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin, büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem, az zamanda, bir kerre daha tanıyacaktır.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, âtinin yüksek medeniyet ufkundan, yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk milleti!
Ebediyete akıp giden her 10 senede, bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlulamanı, gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene!
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı arşivi, Kutu: 75-4, Dosya: 82, Fihrist: 12/2-5